三 / bir kırlangıç var, tam yüreğimde

910 101 178
                                    



Mayıs, 1941    


TOKYO, JAPONYA


evgeny grinko - spring drops




İnsan tam olarak ne zaman yitirirdi benliğini? Varlığım, geçmişim, izlerim ve diğer bana ait olan her şey, tam olarak ne zaman çalınmıştı benden? Hatırlıyordum. Yirmi yaşımın ilk günü, karlı bir Ocak sabahı cilalanmış siyah ruganlarıyla girmişti sefil odama. Omuzlarına koyduğu koyun kürküyle olduğundan daha yiğit ve acımasız görünüyordu. Soğuk ve olabildiğine koyu gözleriyle kibrini gizlemeden baktı bana. Yatağımın üzerinde elimde sayfaları eksik bir manifesto kitabıyla öylece duruyordum. Bakışları beni olduğum yere çiviliyor, içimdeki kor nefreti tetikliyordu. "Kage" diye seslendi bana. Duyduğumu anlayamaz şekilde baktım ona ve kendinden emin ve rahat bir şekilde devam etti. "Artık ismin Kage. Bundan böyle ülkene dair hiçbir şeyi kullanmayacaksın, buna ismin de dahil."

Düşünmüş olmalıydı. Anlamı 'gölge' olan bu ismi seçerken, aslında onun peşinden sürüklenen bir parçası olmamı istiyordu. Hiçbir tepki vermemiştim. Bu halim onu öfkelendirdi. "Ne o, beğenmedin mi?" diye sordu. "Halbuki sana gayet güzel bir isim seçmiştim."

Bana yakınmış ve beni önemsiyormuş gibi davranması çok mide bulandırıcıydı. Elimden gelse o an o cilalı ve pak ayakkabılarının üzerine çıkartırdım içimdeki tüm pisliği. Fakat yalnızca donuk donuk baktım ona. "Hayır efendim." Dedim. Sesim kesik ve kendimden tiksindirecek kadar zayıf çıkmıştı. Kimliğime dair elimde kalan son şeyi değiştiren adama karşı koyamıyordum. O, sefil, karanlık ve soğuk odamda ayakkabılarının kirli tabanıyla yerlere basıp gözlerini bana dikerken ben yalan söylüyor, hayatımı cehenneme çevirişini tasdikliyordum. Büyük annem benden utanıyor olmalıydı.

Ben Kim Taehyung olmayı bıraktığımda ölecektim. Bunu istemiyordum. İçimdeki intikam ve hırs buna izin vermeyecekti. Kage olmak beni değiştirmeyecekti. Benliğimi çalmalarına, yok etmelerine izin vermeyecektim. Bir gölge yalnızca sahibinin karaltısı değil, aynı zamanda onun iki katıydı. Gölge, onları yalayıp yutacaktı.

Sabah yağmuru siyah botlarımın üzerine serpiştirirken derin bir iç çekip sonu gelmeyen eğitim için silahı doldurdum ve atış talimiyle birlikte hedefe odaklandım. Tetiği çektiğimde oluşan gürültü ve basınçla sarsıldım ancak kısa sürdü.

"Çok iyi atış, Teğmen Kage." Yüzbaşı coşkuyla beni övdüğünde ikinci atışı atmaya hazırdım bile. Hedef tahtasında bir önceki açtığım deliğin yalnızca birkaç santim yanına isabet ettirdim tekrardan. Yüzbaşı hayretle baktı ve alkışladı. Eğitimdeki diğer askerler de öylece bakıyorlardı. Yüzbaşına katılıp el çırpan bir iki kişi oldu. Etrafımdaki hiçbir kişi ve eylemle irtibatım yoktu o an. Tek odaklandığım o delik deşik tahta ve elimdeki silahtı. İlk ikisi kadar başarılı olan üç atış sonrasında talim bitmiş, diğer askerler dinlenmeye çekilmişti. Hafiften serpiştiren bahar yağmuru biraz daha hızlanmıştı ancak hala daha dışarıda durulabilecek düzeydeydi. Silahı temizleyip cephaneliğe teslim etmek üzere gidecektim ki Yüzbaşı Hiro kolumdan tuttu.

"Bugünkü performansını gerçekten beğendim Teğmen Kage." Dedi ciddi bir yüz ifadesiyle. "Ancak sadece bunun yeterli olmadığını biliyorsun. Bu rütbeye kadar çok uğraştığını, Albay Hirano'nun da seni küçüklüğünden gelen askerlik tecrübelerin nedeniyle buraya getirdiğini biliyorum. Fakat biz bir savaşın ortasındayız ve 43. Birlik için başarılı bir yüzbaşına ihtiyacımız var. Beni anlıyorsun değil mi? O birliğin başına senin geçmen lazım."

Senin, derkenki tehditkâr ses tonu ve işaret parmağını göğsüme batırışı aklımdan hiç silinmedi. Evet, bir savaşın ortasındaydık. Benim kendi vatanım işgal altındaydı, ben işgal altındaydım. Bedenen ve ruhen sömürülürken ait olmadığım, beni ölüme sürükleyen, her şeyimi çalan bir ülke için savaşmam bekleniyordu. Ne için yapıldığını bile bilmediğim bir savaşa öncülük etmem bekleniyordu. Zorlukla yutkundum, çenemi dikleştirip asker selamı verdim ve dilimi kesen o sözleri söyledim. "Emredersiniz komutanım. 43. Birlik için çalışıp vatanım Japonya'yı savunacağım."

diphylleia grayi | kthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin