0.3

684 82 19
                                    

Yeonjun sabah alarmın sesiyle uyandı.
Yerinden bir santim bile kıpırdamadan eli yardımıyla alarma ulaşmaya çalıştı,
tabii bu sırada komidinde duran birkaç şeyi yıkmıştı.

Oluşan gürültüyle kafasını yastıktan kaldırdı, alarmı kapattı.
Yattığı yerden kalktı.
Banyoya girdi, ılık bir duş aldı.
Üzerini giyip mutfağa ilerledi.

Koridordan geçerken usulca koltukta ona verdiği yastığa sarılmış uyuyan Yeji'ye baktı.
'O sadece sevgiye ihtiyacı olan bir kız.'
diye düşündü.

Tam o anda da Yeji'nin orta sehpada duran telefonu çalmaya başladı. Ekrandaki 'Babam' yazısını görünce sinir kat sayılarının
arttığını hissetti.

Ekranı ters çevirip mutfağa girdi.

Birkaç dilim ekmeği tost makinesine yerleştirdi. Onların olmasını beklerken de kahve yapmaya başladı.

Koridordan gelen adım sesleriyle o tarafa döndü, Yeji uyanmıştı.

"Günaydın."

"Günaydın, her şey için teşekkür ederim ben artık gideyim-"

Yeonjun Yeji'nin bu ani kararıyla şaşıp kalmıştı.

"Nereye?
Daha kahvaltı yapmadık."

"Şu an annemler polise gitmişlerdir, yani evde kimse yok. Birkaç eşyamı alıp bi' pansiyona yerleşirim herhalde."

Yeonjun elini kahveden çekti ve bütün vücudunu Yeji'ye döndürdü.

"Gidecek hiç mi arkadaşın yok?"

"Arkadaşım var,
ama 'gidebileceğim' yok."

Yeonjun anlarmış gibi kafasını salladı.

"Eğer yanlış anlamazsan, bir yer buluncaya kadar bende kalabilirsin. Tabii, ev biraz küçük. Rahat da edemezsin büyük ihtimalle ama en azından-"

Yeji, Yeonjun'un bu haline güldü.
Telaşla bir şeyleri açıklamaya çalışması
komik ve tatlıydı.

"Yeonjun...
Beni yanlış anlama, çok iyisin ama-"

"Bir sorun mu var?"

Yeji telaşla kafasını salladı.
Yanlış anlaşılmak asla istemediği bir şeydi.

"Hayır sorun sende değil;
bende, ailemde.
Hem sana da yük olmak istemiyorum."

Yeonjun'un omuzları düştü.

Yeji de kafasını yere eğdi.

"Ben gideyim artık,
tekrar teşekkür ederim."

Yeji kapıyı kapatıp çıktı.
Yeonjun da arkasından bakakaldı.

Daha birkaç saattir tanıdığı bir kız için bu kadar içerlemesini yersiz ve gereksiz buluyordu. Ama içten içe burada, onun yanında kalmasını isterdi. O eve bir daha adımını atmamasını isterdi.

••

Yeji kapıyı kapattıktan sonra bir süre bekledi. Kendisine kabul ettiremese de Yeonjun'un peşinden geleceğini umuyordu.
Ama tabii ki umduğu gibi olmadı.

Apartmanın merdivenlerinden indi, sokak kapısından çıktı.
Etrafına bakındı, kendi evinden uzak bir yerdeydi ama yolu bulabilirdi.

"Hadi olmayan yön kabiliyetim, beni yarı yolda bırakma!"

Birkaç sokaktan geçti, birkaç cadde geçti.
Onlarca dükkan ve binanın önünden geçti.
En sonunda tanıdık sokaklardan birini görünce gülümsedi.

Hızla o sokağı da geçti ve evinin önüne geldi. Cebindeki anahtarını çıkardı.
Anahtarı çevirirken içinden Tanrı'ya onlarca dua etmeye başladı ailesinin içeride olmaması için.

Anahtarı tek seferden fazla çevirince güldü. Ailesi, dışarı çıkarken kapıyı hep iki defa kilitlerdi. Şimdi de iki defa kilitli olduğuna göre evde kimse yoktu.

Hızla kapıyı açıp içeri girdi.
Merdivenlerden yukarıyı hızla çıktı.
Odasına girdi.

Dolabından bavulunu çıkardı, dolabında eline ilk geçen kıyafetleri katlama zahmetine bile girişmeden bavuluna tıktı.
Kozmetik malzemelerini, diş fırçasını, okumaktan asla vazgeçmediği okuma kitapları ve çizgi romanlarını, ders kitaplarının büyük çoğunluğunu da o bavula koydu.

Ardından sırt çantasını aldı.
İçine kalan ders kitaplarını, defterlerini, boş zamanında yaptığı çizimlerini, sevdiği sanatçıların albümlerini, kalem kutusunu, kulaklığını, şarj aletini, anahtarını koydu.

Bilgisayarını da bilgisayar çantasına koyup bütün eşyalarını kenara koydu.

Üstünü değiştirdi.
Çıkardıklarını da bavuluna koydu.

Son kez odasını kontrol etti.

Sırt çantasını sırtına astı, diğer eşyalarını da alıp evden çıktı.

••••

Sunday Curse | yeonjiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin