1.7

488 52 171
                                    

Yeji apartmanın basamaklarını hızla adımlayarak aşağı indi.
Dışarıya çıkınca biraz durup soluklandı.
Eteğini, gömleğini düzeltti. Saçının bir kısmını omzunun arkasına attı, bir kısmını da omzunun önünde bıraktı.

Kulaklıklarını taktı ve okula doğru ilerlemeye başladı. Okulun başlamasına daha vardı, biraz yürümek istiyordu.

Her zamanki pazartesi sabahı telaşının hakim olduğu sokaklarda hafif bir melodi eşliğinde ilerledi bir süre.

Aniden omzuna dokunan elle ise irkilerek arkasına döndü.

Karşısında kendisine parlak gülümsemesiyle bakan Hyunjin ise görmek isteyeceği ve görmeyi tahmin edeceği son kişi bile değildi.

"Afedersin, korkuttum galiba."

Yeji şaşkınlıkla aralanmış dudaklarını kapattı ve kafasını hafifçe iki yana salladı.

"Hayır. Yani, belki biraz."

Hyunjin gülümsedi.

"Bir şeyler içmek ister misin?"

Yeji bu ani teklife oldukça şaşırmıştı.

"Okula geç kalacağım Hyunjin,
belki sonra."

Teklifini kibarca reddederek arkasını sönüp ilerlemeye devam edecekken Hyunjin ilerleyip önüne geçti.

"Hadi lütfen, hem biraz konuşuruz."

"Şu an konuşmak istemiyorum."

Diğer yandan geçip gidecekken Hyunjin bu sefer o tarafa doğru kaydı.

"İlk dersiniz Beden Eğitimi değil mi?"

"Evet de-"

"Heh işte, kaçırsan bir şey kaybetmezsin."

Yeji bıkkınlıkla ofladı.

Neden bu kadar ısrar ettiğini anlamıyordu. Onunla ne konuşmak isteyebilirdi ki?

"Peki, ama sadece kısa bir süre."

"Kısa bir süre.."

Biraz ilerideki kafelerden birine geçip oturdular.

Garsondan iki tane kahve isteyip beklemeye başladılar.

Yeji oturduğu yerde rahatsızca kıpırdandı. Hyunjin'le baş başa kalınca rahat hissedemiyordu.

Kahveleri gelince Yeji Hyunjin'in söze girmesini bekledi. Kendisini konuşmak için çağırmıştı çünkü.

"Dinliyorum, Hyunjin."

"Efendim?"

Hyunjin'in kaşları havalandı.

"Konuşmak istediğini söylemiştin ya?"

Sunday Curse | yeonjiWhere stories live. Discover now