1.Bölüm

3.7K 182 175
                                    

Selamlar! Öncelikle okumadan önce, bu fic ile ilgili bir bilgilendirme yapmak istiyorum.

Öncelikle karakterlerin hepsi reşittir fakat iki karakterin arasında yaklaşık 10 yaş var. Yibo 19 iken Zhan 29 yaşında. Ayrıca bu ficte bazı ögeler olacaktır. Buna göre okunmasını istiyorum, eğer size göre değilse lütfen devam etmeyin çünkü bu ne yaa diye yorumlar görmek istemiyorum.

Peki bu ficte ne olacak?

Bu ficte alkol, uyuşturucu, küfür, açıklık gibi ahlaki değerlerin dışında kalan şeyler bulunacaktır.

S&M: Sadizm-mazoşizm. Cinsellik sırasında kelepçe, yaralama, şaplaklama, zarar vermeye yakın derecede sertlikler içerecektir.

BDSM:bondage&discipline / dominance&submission veya sado masochism kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir terim. yani bağlama ve kontrol/ dominant ve edilgenlik veya sado mazoşizm.

Humiliation: Erotik aşağılama. Sözlü bir aşağılama içerir ve birçok çeşidi vardır. Cinsellik sırasında heyecan yaratma, uyarılma için kullanılır.

Dirty Talk ( Kirli konuşma), Language kink, ( seks sırasında yabancı dille konuşup parteri tahrik etme), Efendi-köle, daddy kink, seks oyuncakları vs vs. Ayrıca bağlanma, biriyle beraberken başka biriyle olma gibi olaylar da içerecektir.

En önemlisi, bu ficteki Yibo femdir.

Tekrar söylüyorum, çok fazla açıklık olacak. Ve mini bir fic olacaktır.

Medyadaki şark bu ficin ilhamıdır.

İyi okumalar.


Tek bir bulutun bile bulunmadığı mavi, açık gökyüzünde parıldayan, bem beyaz tenimde sıcacık bir hisle dolaşan haziranın öğleden sonra bir güneşi. Tüm kış omuzlarımda taşdığım okul yükünün üç ay boyunca omuzlarımdan kalkmasının rahatlığı, sınvalar yüzünden oynayamadığım video oyunlarının artık sabaha kadar özgürce talan edebileceğimin farkındalığı ve getirdiği mutluluk. Evin bahçesinde uzandığım çimlerin atletimin üzerinden sırtımı, şortumun açık bıraktığı bacaklarımı kaşındıracak kadar rahatsız etmesi, ama huzursuz olmamam. Çiçeklerin ve çimlerin ıslanması için alınmış bahçe fıskiyesinin bıraktığı nemli his ve toprak kokusu.. on dokuzuna yeni basan benim için tüm bunlar en güzel zamanlarımın başlangıcıydı.

Belki de izlediğim düm dizilerde, ya da okuduğum tüm kitaplarda on dokuzuncu yaşın hep karakterlerin dönüm noktası olmasından ötürüydü içimdeki bu heyecan. Hayatın benim için güzel oyunlar hazırladığına kendimi inandırmış, oyun oynamayı sevdiğim için sabırsızlıkla beklemeye koyulmuştum.

İçimdeki heyecanın tek sebebi artık sabahlara kadar oynayabileceğim video oyunları ve bir robot gibi neredeyse tüm günümü derslere harcadığım vakitlerin artık benim olmasından değildi. Yazı seviyordum, yazın getirdiği her şeyi seviyordum ve bu şeylerin en başında arkadaşlarım geliyordu. Ülkenin farklı yerlerinden, çocukluğumda burada edindiğim ve yılda sadece üç ay boyunca denk gelebildiğim arkadaşlarım.

Fakat onların gelmesine henüz üç gün vardı. Her zaman ilk gelen ben olur, grubun toplanmasını tek başıma bir şeylerle uğraşarak beklerdim. Uğraştığım şeyler her ne kadar bu tatil kasabasında aylaklık etmek, bisiklet sürmek ya da garajdaki hurdaları değerlendirmeye çalışmak olsa da, ilk sırada hemen iki ev karşımızda oturan iş adamı geliyordu.

O, kusursuzdu.

Yirmilerinin sonunda, mütevazi, yakışıklı ve sitedeki herkesin ideal damat olarak peşinde koşturduğu bir ünlü gibiydi. En az haziran güneşi kadar parlak olan gülümsemesi, sıcacık gözlerine eşlik ediyordu. Ev işlerinde yetenekliydi, üstelik babası ispanyoldu ve çello çalabiliyordu. Tanrı'nın tüm ideal insan kriterlerine uyuyordu. Saygılı, çocuk seven, her pazar kiliseye gidip dua eden, yazları bu kasabaya gelip kafasını dinleyen bir iş adamı.

Salvatore |yizhan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin