10.Bölüm

1.3K 136 149
                                    

Yaz, sıcak güneş, sahil kıyılarını dolduran ve tüm günleri boş olan gençler, kuş cıvıltıları, sokaklardan gelen kahkaha sesleri, aşk; partiler, bisiklet gezileri, yaz aşkı, ıslaklık, çarşafa sinen birbirine karışmış kokular, dondurmalar, Lana Del Rey şarkıları, karşı kaldırımda iki ev ötede oturan Xiao Zhan ve yatağına uzanmış duvarı seyreden Wang Yibo.

Bedeni yaralı, ruhu sancılı, gözleri yaşlı ve Lana Del Rey'in ezgisini bir ninni misali dinleyen kalbi kırık Wang Yibo.

Tüm sene boyunca yaz için biriktirilmiş paralar, henüz baharda kurulmaya başlanmış hayaller, yaz güneşi ve uğradığı hayal kırılığını avuçlarını kesmeden nasıl taşıyacağını bilmeyen Wang Yibo.

Yastığımda okyanus haritası oluşturmak ister gibi şakaklarımdan düşmek için bekleyen yaşlarım ne için akıyordu bilmiyordum. Onu son görüşümün üzerinden tam iki gece geçmişti fakat ne kırgınlığım, ne de yaşlarım dinmişti. Sessizdi, oysa sessiz kalmasını istemiyordum, benim için bir şey yapmayacağını bildiğim halde hem de. Suratını görmeye ihtiyacım vardı ama onu andıran adamlara bile bakmak istemiyordum. Neydi beni bu kadar yaralayan? Neydi sırıtımdaki yaralar dahi kabuk tutarken inatla yüreğimi eşeleyen şey?

Kendi zihnimde onu tıpkı benim için olduğu gibi bir zaaf sanıp yanılmam mı? Yoksa beni hep el üstüne tutmasını, o elin hiçbir zaman art niyetle yanağıma inmeyeceğine yorup kendimi salakça inandırmış olmam mı? Belki de benim için olduğu gibi, kendimi de onda vazgeçilmez görüp kalbine dokunduğumu sanmamdı. Aramızda yılların getirdiği, özel olduğuna emindiğim bir vardı oysa. Öyle ki bu bağ yüzünden hep şımartılıyor, istediğimin yapılmasına izin veriliyor ve küçük fakat temastan uzak şekilde flörtöz tavırlarıma eşlik ediliyordu. Bu bağ kitap okumayı sevmeyen bana sırf yaz geceleri onunla sahil kenarında vakit geçirmek için okuma alışkanlığı kazandırmış, Xiao Zhan üstünden yıllar geçmesine rağmen kendi işinin tam zıttı şekilde lise yıllarına dönüp benimle beraber ders çalışmasını sağlamıştı.

Birbirimiz için özel olduğumuzu düşünmüştüm, bir yaz aşkından fazlası olacağımızı. Kurtarıcım gibi görüyordum onu. Keskin ve fırtınalı kışın ardından doğan sıcacık yaz güneşi, benim kurtarıcım. Şansa bakın ki, henüz yazın başında cenette gibi hissedeceğim günler ışık hızı gibi geçmişti ve şimdi cehennemde gibi hissediyordum. Haziran'ın hüznü çökmüştü bir anda, yazın hüznünü hissetmek ağırmış meğer, bunu anlamıştım ilk defa.

Anladığım tek şey ne yazık ki sadece bu değildi. Xiao Zhan'a sandığımdan da fazla bağımlıymışım ben, hayatımdaki yeri öylesine büyük bir yer kaplıyormuş ki bir anda yok olunca hissettiğim kocaman bir boşluk olmuştu. Kalbim, düşündüğümden de aşıkmış ve bu yaz aşkı değilmiş; yaz aşkının bitişi eriyen bir dondurma gibiydi çünkü. Lakin ben kalbime karların düştüğünü hissediyordum. Morarmış bileklerimi kapatan uzun kollu, ince üstümden dışarıda kalan parmaklarım hafifçe yüreğime dokunurken, birbirine bastırdığım dudaklarımı ısırdım. Sıcak yaşlar soğuk bedenimi ısıtan tek şeydi.

Yokluğu muydu bu kadar üşüten varlığımı? Varlığının verdiği zarar neden yokluğu ile eş değer olmuştu bir anda? Haksızlık değil miydi bu? Muhtemelen o çoktan dönmüşken rutinine, benim sadece tuvalet ihtiyacımı gidermek dışında yataktan çıkmamak istememem haksızlık değil de neydi?

Bu kadar değersiz miydim gerçekten?

"Amore estivo, (Yaz aşkı.) " dedim fısıltıyla. Kimse yoktu, seslendiğim yüreğimdi ama duymayacak gibiydi sanki. "Riscaldami dolcemente, non bruciare come il fuoco dell'inferno (Usulca ısıt beni, cehennem ateşi gibi yakma) ."

"Ne dediğin hakkında hiçbir fikrim yok ama üzücü gibi geliyor," terliklerin çıkardığı ses gittikçe yaklaşırken avuçlarımda topanan kumaş ile hızlıca gözlerimi kuruladım. "Ayrıca kollarının hareketlerinden yaşlarını sildiğini anlayabiliyorum, aptal değilim."

Salvatore |yizhan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin