6.Bölüm

1.2K 142 85
                                    

Gün batımının turunculuğu, açık bıraktığım odamın penceresinden içeri yansıyordu. Evde benden başka kimse yoktu, ablam benden önce hazırlanıp parti alanına gitmişti bile. Annemle babam neredeydi hiçbir fikrim yoktu ama, üzerimdekileri süzerken beni görmedikleri için içten içe seviniyordum. Kimsenin sikik düşüncelerini duymak istemiyordum.

Elimdeki parfümü bolca üzerime sıkarak, tabiri yerindeyse parfümümle yıkandım. Üzerimde içimi gösteren, siyah, uzun kollu bir tül vardı. O kadar ince ve şeffaftı ki, tenimin içinden süzülen havayı hissedebiliyordum. Etek şeklinde duran bir şortu ablamın dolabından aşırmıştım, bacaklarımı sıkıca sarmış, boy farkından dolayı uyluklarımın hemen altında bitmişti. Bacaklarımın çıplak kalmasına izin vererek, yüksek tabanlı converselerimi ayağıma geçirmiştim. Parmaklarımı yüzüklerle, bileklerimi bilekliklere süslemiştim ve uzun, tek bir küpe takmıştım. Gözlerimin üst kısmından siyah bir kalemle çekmiş, dumanlı göz makyajı yaparak sert bir hava katmıştım. Sol gözümde, alt kirpiklerimin bittiği yere eyeliner ile ay çizmiştim. Dudaklarım renkli parlatıcı yüzünden parlıyorarken, saçlarımı havaya kaldırıp sola doğru yatırmıştım.

Aynadaki görüntüme bakıp hafifçe gülümsedim. "Bu halimle istersem mezardakilerin bile çükünü kendim için kaldırabilirim, Xiao Zhan, kolaysa uçkuruna şimdi sahip çık."

Evin dış kapısı seslice çalındığında, telefonumu şortun cebine sıkıştırdım ve merdivenleri neredeyse koşarak indim. Defalarca aynanın karşısında kendimi kontrol etmeme rağmen hala ya bir yerimde pot varsa diye endişeleniyordum. İçimde beliren bir parça rahatsızlığı göz ardı etmeye çalışarak, ikinci kere çalan kapıyı hızla açtım.

"Wow."

"Hassiktir."

Tamamen aynı anda konuşmuştuk ama, gerçekten hassiktirdi.Gözlerinizi kapatın ve size tasvir edeceğim şeyleri, sadece bir anlığına kapalı göz kapaklarınızın ardında hayal edin. Misk ve kahve kokusunun yoğunluğu burnunuza dolarken, hemen karşınızda, Siyah dar bir pantolon kaslı ve sıkı baldırlarını sarmış, beyaz ve teninin çıplak olduğunu belli eden, gövdesine yapımış bir gömleği üstüne bakınca kalp krizi geçirmeniz muhtemel, omuzları zımbalı bir gömlek giymiş, markanın lüks olduğu belli olsun diye tasarımında logosu kullanılmış bir kemerle belini belirginleştirmiş ve parmaklarımı atıp, tamamen ahlaksız bir anda çekiştirmek, hatta avuçlarıma dolamak istediğim uzun saçlarını sağa yatırmış bir Xiao Zhan durduğunu hayal edin. Hassiktir dediğinizi duyar gibiyim. Eğer tam şu anda bacaklarınızı birbirinize bastırmışsanız dahi size hak verebilirdim.

Gerçekten hassiktirdi ve ben durduğum yerde, sadece gözlerime yaşattığı orgazm yüzünden inlemek istiyordum.

Hafifçe duran aralıklı dudaklarıyla, odaklanmış bir şekilde bana bakmaya devam ederken, yarım bir gülüşün suratımda belirmesine izin verdim. "Öylece izlemeye devam mı edeceksin yoksa gidecek miyiz ge?"

Söylediklerimden sonra anında kendini toparlamış, dudaklarını birbirine bastırarak kafasını sallamıştı. "Gidelim."

Önden arabaya doğru ilerleyen bedenine sadece gülmekle yetinmiştim. Karanlığın sarmaya başladığı gökyüzüne rağmen oldukça ışıl ışıldı. Tek kelime etmeden onu takip etmiş, benim için açtığı kapıdan arabaya binmiştim. Sessizliğimi o sürücü koltuğuna yerleşip yola çıkana kadar korusam da, araba kullanırken onu izlemenin keyfi çoktan beni sarmıştı. Direksiyonda olan ince parmaklarının boğumları belirginleşmişti. Gömleğin sıkıca sardığı kollarından kasları belli olurken, aralıklı duran bacaklarındaki sıkı baldırlar yerimde kıpraşmamı sağlamıştı. Yüzündeki ciddi ifadeden bahsetmiyordum bile.

Salvatore |yizhan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin