0.1

417 52 23
                                    

Hiç uyuyamamıştım. Tüm gece Jongin'li düşüncelerle dönüp durmuştum. Evet, görüşmek istemediğim için numaramı değiştirmedim demiştim. Lakin iş yerlerimiz çok yakındı, karşılaşmamız çok olasıydı. Ve karşılaştığımız zaman ne diyeceğimi bilmiyordum. Direkt konuşmak istemiyorum mu demeliydim? Yoksa yine yalan mı söylemeliydim?

Jongin'le üniversitenin ikinci yılında tanışmıştık. Ben aşçılık o ise psikiyatri okuyordu. En yakın arkadaşım Junmyeon'un kuzeniydi. Tanışmamız ise tam bir fiyaskoydu. Junmyeon ile bir kafede otururken Jongin gelmişti ve hiç sormadan direkt masamıza oturmuştu. Ben de onu Junmyeon'un hiç sevmediği, aşırı kaba olan kuzeni sanmıştım. Bu yüzden oturduğumuz süre boyunca Jongin'e ters davranmıştım.

O gün oradan ayrıldıktan sonra Junmyeon neden bu kadar sinirli olduğumu sormuştu. Ben de asıl sen neden bu kadar sakinsin diye terslemiştim onu. Daha sonra o kaba kuzenin Jongin olmadığını öğrenmiştim. Ve Jongin'e karşı kendimi çok mahçup hissetmiştim.

Birkaç gün sonra Jongin'i arkadaşları ile bir kafede takılırken görünce yanına gitmiş ve konuşmak istediğimi söylemiştim. Garip bakışlarla oturduğu yerden kalkmış ve benimle başka bir masaya geçmişti. Her şeyi açıklayıp özür dilemiştim. O ise kendimi affettirmek istiyorsam ona yemek ısmarlamam gerektiğini söylemişti. Sinir olmuştum ama yapacak başka da bir şeyim yoktu, kabul etmiştim.

Ve o yemek bizim başlangıcımız olmuştu. Hiç bitmeyeceğini sandığım başlangıcımız.

Lakin bitmişti.

4 yıl beraber kalmıştık Jongin'le. Hiçbir sorunumuz yoktu, hem en yakın arkadaş hem sevgiliydik.

İlişkimizde sorun yoktu ama bende büyük bir sorun vardı. Jongin bilmiyordu, bilse bırakmazdı zaten beni. Yalnız baş etmeye çalıştım problemlerimle ama yapamadım. Çözemedim. Ve o zamanlar her şey o kadar kötüydü ki, iyi numarası yapamıyor hale gelmiştim. Jongin'e de söylemek istemediğim için ayrılmıştım. Sebep vermeden ayrılmıştım.

İlk en büyük hatamdı bu.

Jongin'le ayrıldığımızda yalnızca sevgilimi değil, en yakın arkadaşımı da kaybetmiştim. Junmyeon ile de görüşmeyi kesince tamamen yalnız kalmıştım. Staj ve iş bulma gibi şeylerle kafamı meşgul etmeye çalışmıştım. Becerememiştim. Ara vermeye ve içimdeki sıkıntıyı hafifletmeye ihtiyacım vardı. Öyle de yaptım. 5 hafta gibi bir süre evden çıkmadım, sabah akşam içip ağladım. Acı çektim, kendimden nefret ettim. Ama sonunda başardım. Alıştım Jongin'sizliğe.

Daha sonrası ise tamamen bir boşluk.

-

Jongin'le karşılaşmamızın üzerinden 5 gün geçmişti. Şu anlık bir sorun yoktu lakin 2 gün sonra hastaneye gitmem gerekiyordu. Bu yüzden her saniye ne yapmam gerektiğini düşünüyordum, işime bile odaklanamıyordum.

"Sehun biraz önce pilava şeker attın." Kyungsoo'nun sesi ile girdiğim düşünceler çöplüğünden çıkıp elimdeki şeker kabına baktım. "Özür dilerim şef, maaşımdan kes lütfen." Elimdeki şekeri kenara bırakıp, şekerli pilavı atık kutusuna doldurmaya başladım. "Hey, dur biraz."

Elimdeki işi bırakıp Kyungsoo'ya döndüm. "İyi değilsin sanırım Sehun. İzin almak ister misin?"

Kafamı iki yana salladım. "İyiyim."

"Bilmiyor musun Sehun'u Soo? Hep suratsızdı." Elindeki mantıları kaynayan suyun içene atarken konuştu Chanyeol. "Soo değil, şef." Chanyeol omuz silkti tepki olarak.

Chanyeol Kyungsoo'yu seviyordu. Herkes biliyordu bunu. Bu yüzden onunla hiç resmi konuşmazdı. Aralarına mesafe sokmaktan nefret ederdi. Kyungsoo ise bilmemezlikten geliyordu bu durumu. Lakin Chanyeol'ü hâlâ kovmamasının tek sebebi, Kyungsoo bu restoranın sahibiydi, ona olan ilgisiydi biz diğer çalışanlara göre.

love yourself | sekaiWhere stories live. Discover now