11. Yemek

2.7K 336 292
                                    

Now We Are Free/Hans Zimmer & Lisa Gerrard



Çiğdem,  Komiser Semra aracılığıyla zaman zaman kendini soran adamı, aylar sonra karşısında görünce elinde olmadan gülümsedi. Hızlı adımlarla Aydın'a yaklaştı. 

"Hoş geldin Aydın abi."

Çiğdem'e içten bir şekilde gülümseyen Aydın da kıza yaklaştı. 

"Hoş buldum Çiğdem. Yalnız gelmedim. Seni çok merak eden birini de yanımda getirdim."

Hızlıca etrafına bakınan Çiğdem, koltukta oturan kadını fark edince Aydın "Eşim Ayla," dedi. Çiğdem yüzünde koca bir gülümsemeyle "Hoş geldin Ayla abla," dedikten sonra ayağa kalkan kadına doğru yürüdü. Aklına bir anda Zerrin'in gelmesiyle tedirgin olan Çiğdem, kendini gülümsemeye zorladı. Hep birlikte oturduklarında genelde Ayla'nın yönlendirdiği sohbetle birlikte oldukça rahatlayan Çiğdem konuşmaya zevkle katıldı.

"Daha önce senin yanına gelmek istesek de ne yazık ki yaşadığımız bazı sıkıntılardan dolayı seninle gerektiği kadar ilgilenemedik."

Aydın'ın mahcup bir tavırla söylediği cümle karşısında Çiğdem "Senin sayende cehennemden cennete geçiş yaptım abi. Yaptığın benim için o kadar kıymetli ki ne söylesem az gelir, eksik kalır. Senin hakkını asla ödeyemem," dedi.

"Ne olmak istediğine karar verdin mi peki?"

Ayla'nın sorusuna Çiğdem gözlerinde büyük bir ışıltı ile yanıt verdi. 

 "Avukat olmak istiyorum abla. Sesini duyuramayanların tahmin ettiğimden de  fazla olduğunu gördüm. Nasıl yaparım bilmiyorum, ama maddi durumu yetersiz olanlara hukuki destek vermek istiyorum."

"Aydın abin ve benimle meslektaş olacaksın o zaman."

"Sen de mi avukatsın abla?"

"Evet, seninle meslektaş olacağıma çok sevindiğimi söylemek isterim."

"Artık stajını bizim yanımızda yaparsın."

Aydın ve eşi bir süre daha Çiğdem ile konuşup bundan sonra sık sık görüşme sözüyle yurttan ayrıldılar. 

Gün yerini geceye bıraktığı zaman  Çiğdem, tatlı bir yorgunlukla  yatağına uzandı. Yaşadıklarının etkisiyle hayaller kurmaya başladı. Avukat olduğunda sesini duyuramayanların ben de varım diyebilmesi için ne gerekiyorsa seve seve yapacağını düşündü. Kafasında çeşitli senaryolar kurarak karşısına çıkan bütün sorunları kolayca alt ettiğini hayal ederken uyuya kaldı. 

Geçen aylarla birlikte yerleştirme sonuçları açıklanınca Çiğdem, uzun zaman gözlerini ekrandan ayıramadı. 

"Dokuz Eylül Hukuk Fakültesi yazıyor."

Sonuca inanmakta zorlanan kız yerleştirmesonuçlarına defalarca kez baktı. Gördüğünün hayal olmasından korktuğu için de bilgisayar ekranına iyice yaklaşarak sonucu tekrar tekrar okudu. En sonunda doğru gördüğüne emin olunca telefonunu eline alıp sırayla kendinden haber bekleyen herkese haber verdi. İçi içine sığmadığı için de telefonla konuşurken odasından dışarı çıktı. Bazen gülerek bazen de ağlayarak kendine destek veren sevdikleriyle sevincini paylaştı. 

Aydın ise sonucu öğrendiği anda aynı şehirde yaşamanın avantajıyla "Bunu kutlamak için seni almaya geliyorum," dedikten sonra konuşmayı sonlandırdı. 

Çiğdem, Aydın'ın gelmesini beklerken bir taraftan daulaşım sorunu yaşamaması için kalacağı yeni yurt konusunda gerekli ayarlamalarıyapacağını söyleyen Bilge ile konuştu.

"Abla bunu kabul edemem. Çok fazla masraf yaptınız benim için."

Ne söylerse söylesin Bilge'nin kabul etmediğini fark edince pes etmek zorunda kaldı. Konuşması bitince bu kez de Komiser Semra'yı aradı ve daha sonra da kendinden haber bekleyen Selim'i. En sonunda telefonu çantasına koyduğu zaman kendine doğru yürüyen Aydın'ı görünce mahcup bir şekilde gülümsedi. 

"Abi nasıl giyinmem gerektiğini bilemedim."

Kızın üzerindeki elbiseye bakan Aydın "Gayet uygun giyinmişsin. Babam ve Ayla ablan bizimle restoranda buluşacak. Hazırsan çıkalım mı?" dedi. Aydın'ın sözleri ile bir nebze rahatlayan genç kız, bir restoranda yemek yiyeceklerini öğrenince gerilmeye başladığını hissetti. Restorana yaklaştıklarında kış tatilinde kendini misafir eden Bilge'den öğrendiği çatal kaşık düzenini hatırlamaya çalıştı. 

İçeri girdiklerinde Aydın, Çiğdem'in gergin olduğunun farkında varınca birlikte oturacakları masaya doğru kızı yönlendirirken "Merak etme biz bize olacağız," dedi.

"Hoş geldin kızım."

Aydın'ın babası Kerem beyin sıcak tavırları ile tuttuğu soluğunu bırakan Çiğdem "Hoş buldum efendim," dedi. Kızın hitabına gülen adam "Oğluma abi, bana efendim demen sence de biraz komik durmuyor mu? Lütfen bana Kerem amca, Kerem dayı ya da Kerem baba diye seslen," dedikten sonra kıza kocaman bir gülümse ile baktı. 

"Teşekkür ederim Kerem amca."

Üzerindeki gerginliği bir parça atan Çiğdem, sandalyeye oturduğunda Aydın, doğru karısına gülümseyerek konuştu. 

"Ayla ablanla birlikte sana kalacak bir yer ayarlayalım diye düşündük."

Çiğdem utangaç bir şekilde Aydın'a bakıp "Teşekkür ederim abi hiç gerek yok," dedi.

"Ne demek hiç gerek yok. Her gün Buca'ya gelip gitmek senin için zor olmayacak mı?"

"Bilge abla herkesten önce davrandı. Semra abla ile Selim abi de daha sonra ayrı ayrı yer sorunumla ilgileneceklerini söylediler."

"Ne mutlu sana kızım. Eğer sendeki ışığı fark etmeselerdi bu kadar insan senin barınma sorununla ilgilenmek için sıraya girmezdi."

Çiğdem, kendisiyle babacan bir tavırla konuşan yaşlı adama bakıp gülümsedi.

"Işık bende mi yoksa yaşadığım karanlık hayatı aydınlatan insanlarda mı emin değilim. Eğer bana bu şans verilmeseydi çoktan ablam gibi kaybolup giderdim."

"Ablanın nerede olduğunu söylersen ona da yardım edebiliriz canım."

Ayla'ya üzgün gözlerle bakan Çiğdem, her an ağlayabilirmiş gibi titreyen sesiyle "Ablam bizim ona yardım edebileceğimiz bir yerde değil artık," dedi.

"Ayla!"

Aydın ile aynı anda konuşan Ayla ise Çiğdem'in ablasına yardım edebilmek için "Nerede?" diye sordu.

"Mezarlıkta. Zeliha Armağan, adını belki haberlerde duymuşsunuzdur. İntihar sanılan olayın cinayet olduğunu ortayaçıkardı polisler. Ablamı kuma olmak istemediği için öldürdüler."

"Ben, ben özür dilerim canım. Bilseydim asla sormazdım. Sanırım Aydın'ın bu yüzden beni uyarmaya çalışıyordu."

"Önemli değil abla."

Çiğdem'in mahzunlaştığını gören Aydın, genç kızın düşüncelerini dağıtmak amacıyla meslek hayatında karşılaştığı garip bir o kadar da komik olayları anlatmaya başladı. Sohbetin başlarında Çiğdem'in aklı tamamıyla ablasındaydı. Dakikalar sonra ise anlatılan olaylarla birlikte sohbetin etkisine girince acısının üzerini, tekrar açacağı bir dahaki sefere kadar kapattı. 

Akıcı sohbete en sonunda kendini kaptıran Çiğdem, anlatılan komik olaylara içinden geldiği gibi güldü. Geceyi güzel bir şekilde sonlandıracaklarını sanan grubun tadını kaçıran şey ise duydukları soru oldu.

"Kamera şakası mı bu?"

Genç kız, şaşkın bir halde sesin geldiği tarafa baktı. Karşısında bundan bir sene önce kâbusu olan adam ile karısını ve yanlarında kim olduğunu bilmediği diğer kadını gören Çiğdem, içini kaplayan panik duygusu yüzünden destek almak amacıyla Aydın'ın elini tuttu. 

Destek verenleriniz bol olsun...


Çiğdem (Tamamlandı)Where stories live. Discover now