11.🌃 Stalker 🌃

2.7K 491 62
                                    

   "Dur, durduramıyorum zamanı..."

   
     Günler, peşlerinden atlı kovalıyormuşcasına hızlı geçerken ben hiçbir şekilde tutturamıyordum zamanı.

     Saçma sapan, 2 sene böyle aptalca geçmişti.

    Onu takip etmiş, boksta profesyonelleşmiş ve üniversite sınavına hazırlanmıştım.

     Lise hayatım ,bir kızı izlemekle bitmişti. Pişman değilim aslında. O da bana çok şey öğretmişti.

      Bir tek cesaret nedir bilmiyordum.

     Bilsem, bunca sene böyle oturur muydum?

      İşte bugün onu son takip edişimdi. Uzağa gidememiştim. Onun yerine Sakarya Üniversitesi'nde Biyoloji okuyup öğretmen olmaya karar vermiştim. Lisede sonsuza kadar ders verebilirim.

     Üstelik yan dal olarak boksörlük ile de ilgilenebilirim. Her iki şekilde de hayat bana keyif verebilirdi.

   İşte bugün Adapazarı'na gitmeden önce onu takip edeceğim son gündü...

    Küçük elmamı çantamdan çıkarıp elime aldım ve havaya atıp yakaladım.

    Birazdan burada olurdu...

   
    Siyah çerçeveli gözlüğümü işaret parmağım ile geriye ittirdikten sonra bisikletimi yasladığım duvara sırtımı dayadım. Bir ayağımı ötekinin üzerine atmış, kesik eldivenlerimi inceliyordum.

    Bugün diğer günlere göre...

     Hmm, elmaya dişlerimi saplayıp siyah kot ceketimin kolunu sıvadım ve pahalı saatime baktım.

      "3 dakika geçti."

       Kollarımı tekrar kapattığım sıra gelen takırtı ile yüzümde bir gülümseme oluştu.

  
       İşte, geliyordu.

 
       Elmayı hızlıca ağzımdan aldım ve bisikletimi doğrultup bir pedalına ayağımı koydum.

   
       Evlerinin bahçesinden gizli gizli çıktıktan sonra siyah şapkasını düzeltişiyle gülümseyip onu taklit ettim. Sırf böyle giyindiği için onun gibi ben de şapka takıyordum. Biraz da, kendimi belli etmemek için de olabilir. Beni tanımasını bunca zaman istememiştim, çünkü yargılama ihtamali çok yüksekti.

      Yavaş yavaş sahil yoluna giderken bisikletim ile onu takip ediyordum. Telefonunu çıkardığında hafifçe gülümsedim.

       Her zaman monoton bir hayatı vardı. Hep aynı yolları seçiyor, asla değişiklik yapmıyordu. Kendince yaptığı değişikler ise yine monotondu. Hafta sonları şehir tarafına hafta içi ise sahil tarafına. Sonuç olarak haftalık sürekli tekrar eden bir program gibiydi.

  
      Ama çok da sempatikti.

      Sürekli sakarlık yapardı. Kaç kere düştüğünü sayamadım bile.

      Oysa bunca zaman onu takip ederken...

       Kulaklıklarını takınca gülümseyip ben de boynumdaki kulaklığımı çıkarıp taktım. Müzik eşliğinde sahil koşusu böylece başlamış oldu.

      O kumların üstünde koşarken ben asfalt yolda yavaş yavaş bisikletimi sürüyordum. Acaba neden şapka ve kapüşonu aynı anda takmayı seviyordu?

     Hacker olduğu için mi, cidden?

      Mesela, hiç yorulmuyor muydu?

      Ya da sıcaklayabilirdi?

      Onu izlerken bisikletimin tekeri bir şeye takıldı ve dengemi kaybedip yere düştüm.

      "Kahretsin!"

      Kalkmak için ellerimi yere koyduğum sıra onun sahil parka çıktığını görmüştüm.

  
      "İyi misin evlat?"

      Başımı çevirip de arkamdan seslenen amcaya gülümsedim.

       "İyiyim, bir şeyim yok." dediğimde hafifçe başını sallamış ve sonrasında yere düşmüş olan gözlüğümü eğilip eline almıştı.

      "Her sabah buradan geçiyorsun. Sporcu musun?" dediğinde elimi enseme attım.

      "Evet, sporcuyum." diyerek yarı doğru ya yalan bir şey attım ortaya.

      "Sanırım şu da sporcu." diyerek sahil parkta kaykay kayanı gösterince gergince gülümsedim.

     "Bilmiyorum, sanırım öyle."

      Gözlüğümü bana geri verirken gözlerine baktım. Neden bu adam hiç sıradan bir amcaya benzemiyordu?

  
       Başımı eğip gözlüğü elinden aldığım sıra elini omzuma koyup iki kere vurdu.

       "Yakalanmazsan, seni yakalarım."

      Başımı kaldırıp da ne demek istediğini anlamak için yüzüne bakacaktım ki arkasını dönüp gitmişti. Görebildiğim tek şey kır saçları ve yaşına göre fazla gösterişli olan vücudu olmuştu.

       Ne diyor bu amca?

      Elimdeki gözlüğü çevirirken arkadan gelen gürültüyle hemen gözlüğümü takıp baktım.

      Yine düşmüştü.

     Her zamanki markete yürüdüm ve yine her zamanki poşetimi alıp banka gittim. Çantam yarabantlarıyla doluydu. Sürekli düşüyordu, belki bir gün ben de ona pansuman yapabilirdim...

      Gidiyor olduğum gerçeğini saymazsak.

      Sen orada hep tatlı tatlı gez ve denize bakıp gülümse.  Hiç sıkılma yalnızlıktan, yalnız da değilsin sen. Kaykayın var, sahilin var, yıldızlı bir gökyüzün, dolu dolu bir gönlün var...

     Ben sana aşık oldum, sen benden bi'haberken ben sana gün be gün vuruldum.

     Umarım, bir gün yine karşılaşırız ve bu sefer bu yarabantları yıllardır taşıdığıma beni pişman etmez...

ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ

Merhaba!

Yazardan kucak dolusu sevgiler!

Kısa ve bir geçiş bölümü.

Bu yüzden bir gün de iki bölüm yayınlıyorum. Kitabı 1 aydan önce bitirme düşüncesindeyim ❤️

O zaman...

Nasipse yarın görüşmek dileğiyle!

LadyReBeL
Love
MrReBeL
ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ

    

StalkerWhere stories live. Discover now