21.🌃 Stalker 🌃

2.6K 490 133
                                    

    "Kalbim krallıksa, taç senin..."

   Aynanın karşısına, bir milyonuncu kez geçip, saçlarımı düzelttim ve kıyafetime çeki düzen verdim. Birkaç gündür Lina karşıdaki resim atölyesine gidip geliyordu.

     Aşırı heyecanlı oluşumu sanırım bazen müşteriler bile fark ediyordu.

     "Hocam, bir bakar mısınız?" diyen Betül ile gülümsedim.

     "Şu an müsait değilim." diyerek arkamı döndüm ve elimi kaldırıp bağırdım. "Doruk , Betül Hanım ile ilgilenir misiniz?"

     Spor salonundan seke seke çıkıp merdivenlere indim. Birazdan burada olurdu.

    Gelen ayak sesleri ve birkaç fısıltıyla heyecanla duvarın arkasına saklandım. Kendi kendine konuşarak gizlice erkekler tuvaletine girdiğinde tek kaşım havaya kalktı.

  
    Tam o sırada içeri girmek üzere olan biri ile koşarak kapının önünde durdum.

  
    "Böcek basmış, ilaçlama yapılıyor." dediğimde bana bakıp gülümsedi.

     "Anladım, kardeşim sağol." diyerek merdivenleri inerken tekrardan üzerime çeki düzen verip sırtımı duvara yasladım.

     Tamam, sakinim...

     Kalbim, önce bir yavaşla. Rezil olmayalım bak içeride.

     Gürültülü bir şekilde kapıyı açtım ki geldiğimi anlasın ama düşündüğüm gibi olmadı. Aynanın karşısında kendisine doğru doğrulttuğu biber gazını sıkmasıyla çığlık atması bir oldu.

 
    Koşarak yanına gittiğimde gözlerini kapatmış bağırıyordu.

   Lina, sen ajan oldun! Kıskaca MİT ile çalışıyorsun, nasıl böyle tatlı sakarlıklar yapabilirsin?

      Telaş içerisinde yanaklarını tuttuğum gibi üzerine yürüdüm. Minik, tatlı adımlarıyla geri geri giderken gözlerim dudaklarına kaydı.

No! No! No!

   Sırtı duvara vurup da bir nefes koyverince deli gibi atan kalbimi bir köşeye attım. Yanakları sımsıcaktı.

     "İyi misin?" diyebildim zar zor. Gözlerinden akan yaşlar bir bir ciğerimi yakıyordu.

     Gözlerini aralayıp üflediğimde lenslerini görüp gülümsedim. Yeşil gözlerini çok daha fazla seviyordum.

 
     "Ya-yanıyor..." dedi ağlamaklı bir sesle.

     Ben sana kıyamam...

      Kızarmış gözlerine defalarca üfledikten sonra  lavaboya doğru çekiştirdim. Yüzünü yıkamamız gerekiyordu.

     "Gel."

     Lavabo taşlarının önünde ensesinden hafifçe bastırıp öne eğdim. Yüzünü defalarca yıkadım. Her su vuruşumla gevşeyen yüz ifadesi istemsizce gülümsememe sebep oluyordu.

     Yüzüne değen ellerim ise mutluluk ile yanıyordu. Evet, insan mutlulukla yanabilirmiş...

    En son o özene bezene yaptığı makyajı tamamıyla dağılıp da yüzünü korkunç bir hâle getirince istemsizce güldüm. Elimde değildi. Çok tatlıydı.

      Ben böyle duygular içerisindeyken bir de derince nefes alıp verince dayanamamış bir iki kıkırtı kaçırmıştım.

     "Gülüyor musun?" dedi ağlamaktan kırıklaçmış sesiyle.

StalkerOù les histoires vivent. Découvrez maintenant