The Beginning

2.2K 135 49
                                    

Kahvemi aldım ve yine her zamanki masama ilerledim. Sandalyemi aynı açıyla çektim ve aynı şekilde oturdum. Her zamanki gibi yine paragraftan başlayarak işlemlere doğru ilerledim. Hep böyleydi, hiç değişmiyordu. Böyle düz bir hayat karşılığında da duygusuz bir ruh kazanmıştım. Ne üzülüp ağlıyordum ne de gülüp kahkahalara boğuluyordum. İnsanlara gösterdiğim yüzümse tamamen sahteydi. Mutlu ve huzurlu bir hayatımın olduğunu düşünüyorlardı. Aslında pek de yanılmıyorlardı. Zenginliğin getirdiği huzuru her zaman hissediyordum ama mutluluktan pek de emin değilim. Bir şeyler hissetmek için her şeyimi verebilirdim. Geçen sene annem öldüğünde içli bir şekilde ağlamayı, babamın benim gülmem için yaptığı esprilere gerçekten kahkaha atmayı çok isterdim. Sevgilim tarafından aldatıldığımda kalbimin sızlamasını isterdim belkide ama hiçbiri yoktu hayatımda.

Elimdeki kalemi bir kaç kez çevirdim. Sonunda takıldığım bir soruyu yaptığımda bir nefes verip kahvemden küçük bir yudum aldım. Daha devam etmek istemediğimi fark ettiğimde kitabı kapatıp penceremin önündeki koltuğuma oturdum.

Telaşla koşuşturan insanları izlemek hoşuma gidiyordu. Benim yaşayamadığım duyguları onlar yaşıyordu. Bir çocuk yere düşüp dizlerini yara yaptığı için ağlıyordu. Annesi olduğunu düşündüğüm kişi telaşla yanına koşturdu. Çok korkmuş olmalıydı. Küçücük bir yara için büyük korkular... Bu korkuyu sadece rüyamda hissedebilirdim sanırım.

Kafamı iki yana salladım. Rüyamda bile hissedemezdim.

Kitabı bir kenara koyarak dışarı çıkmaya karar verdim. Günüme biraz farklılık katsam bir şey olmazdı.

Sokakta sakin bir şekilde yürürken etrafta olan biteni izliyordum. İnsanlar koşuşturarak bir yerlere yetişmeye çalışıyordu. Gerçektenn tek amacımız bu muydu? Bir yerlere yetişmek. Eğer o yere yetişemezsen sen başarısızsın demek. Şimdiden bile hazırdık diğer insanlar gibi koşuşturmaya. Tezleri yetiştirmek için veyahut derslere yetişmek için koşuyorduk biz de. Ama bunun sonucun herkes alamıyordu. Neden? Gerçekten başarılı insanlar varken neden aylak aylak dolaşanlar kazanıyordu bu oyunu? İşte burada her şey bağlanıyordu. Çevreniz varsa kazanırdınız yoksa siz bir hiçsiniz demektir. Sanırım ben de kazanan taraftaydım. Hayata üsten bakan biri. Dibi görmeyen biri.

Düşünceli düşünceli yürürken birinin bana çarpmasıyla yere düştüm. Kolumda küçük bir sıyrık oluştuğunu hissetmiştim ama bunun için mızmızlanacak biri değildim.

"Oh, özür dilerim. Sizi göremedim." Diyerek elini uzattı biri.

Elini kavrayıp ayağa kalkınca göz göze geldik. Kocaman gülümsüyordu bana. O kadar içtendi ki ben de bir an gerçekten gülümsemek istemiştim. Gözlerine baktığınızda içinizde bir şeyler canlanıyordu sanki. İlk kez kalbimin attığını hissettim o an. Dilim tutulmuş gibiydi. Ağzımı açıp bir şeyler söyleyemiyordum.

"Kolunuz kanıyor." Dediği şeyle kolumu tuttum. Bir miktar kan elime bulaştığında omuzlarımı silktim. "Hissetmiyorum ki."

Gözlerimi asla gözlerinden çekemiyordum. Sanki büyülemişti beni. Kilitlenmiştim parlayan gözlerine. Bir milyon yıldızın içine girmiştim. Bu düşüncenin beni gülümsetmesi ise şok vericiydi. Kendimi durdurmaya çalışıyordum ama olmuyordu. Kalbim içeride bir isyan başlatmıştı. Beynim ise ona söz geçiremiyordu.

"İsterseniz kolunuzla ilgilenebilirim." Dediğinde arkamızdan bir ses duyuldu. O arkaya bakana kadar o sesle ilgilenmiyordum bile. "Hyunjin! Hadi gel, geç kalacağız!"

"Geliyorum!" Dedikten sonra geri bana döndü. "Üzgünüm sanırım gitmem gerekiyor. Umarım bir daha karşılaşırız ve hatamı telafi edebilirim." Dedi ve gülümsedi. Sonra ise koşarak uzaklaştı. Ben ise arkasından bakakalmıştım. Kesinlikle bir daha karşılaşmalıydık.

~~~

Bu ficin konusunu çok seviyorum 🥺

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu ficin konusunu çok seviyorum 🥺

Arşivdeki ficleri çıkarmaya karar verdim. Orada boş boş duruyorlardı. Diğer ficler bittiğinde başlarım belki

Excitement °Hyunmin° ✓Where stories live. Discover now