Hayaller ve gerçeklerin çarpıştığı dünyasında, İlkay'ın hayatı bir dönüm noktasına gelir. Lise mezunu, hayalindeki işin peşinde koşarken kendini beklenmedik bir yerde, bir fabrikanın gürültülü koridorlarında bulur. Hayatın zorluklarına karşı bir siper olarak gördüğü zenginlere ve patronlara olan öfkesi, günlük savaşlarının bir parçasıdır. Ancak bu savaşlar, en beklenmediği bir anda, bir yanlış mesajla tamamen yeni bir boyuta taşınır. Dayısı sandığı numaraya dökülen dertler, aslında fabrikalar sahibi Sinan Saracoğlu'nun cep telefonunda belirir. İlkay'ın saf dökülmeleri ve isyanları, Sinan'ın hayatına beklenmedik bir renk, beklenmedik bir bağlantı getirir. Bu yanlış anlaşılmadan doğan iletişim, iki zıt dünyayı birbirine bağlar. İlkay, yüreğini döktüğü mesajlarında gerçek düşüncelerini, hayallerini, öfkelerini ve umutlarını paylaşırken, Sinan ise gerçek kimliğini gizleyerek, bu sıra dışı ilişkide kendine yeni bir rol biçer. İlkay: Dayı, bugün yeni başladığım iş yerinde adımla dalga geçtiler. Neymiş İlkay erkek ismiymiş, bu ismi sana kim koydu diyorlar. Çok sinirliyim, patron olacak adam ise işinize bakın, önünüze dönün demekten başka bir şey yapmıyor. Allah bütün patronların cezasını versin. Dayı: Görüldü. İlkay: Ya sen neden sürekli görüldü atıyorsun? Cevap versene, benimle birlikte sövsene. Dayı iyi misin?
23 parts