23. Bölüm: Sivas'a kaçış

3.4K 764 264
                                    

Keyifli okumalar.

Kendimi kandırılmış hissediyordum. Yavuz'un benimle oynadığı bu oyun, güvenimi yerle bir etmişti. Gözlerimi kapattığımda, onunla geçirdiğim anlar, paylaştığımız samimi konuşmalar, hepsi birer yalan gibi üzerime çöküyordu. Yavuz'un aslında Sinan olduğunu öğrendiğim o an, kalbimde derin bir yara açmıştı. Bu ihanet, ruhumun en derin noktalarına kadar işlemişti. Üstelik, onun sadece bir patron olmadığını, ona karşı hissettiğim duyguları fark etmek, bu yarayı daha da derinleştirmişti.

İçimdeki bu duygusal çalkantı, mantıklı düşünmemi zorlaştırıyordu. Bir yandan, iş yerinden ayrılmam gerektiğini biliyordum. Yavuz'dan uzaklaşmak hem profesyonel hem de kişisel anlamda en doğru karar gibi görünüyordu. Ama diğer yandan şirketten aldığım yüklü miktardaki para, bu kararımı imkansız hale getiriyordu. O parayı geri ödemek, şu anki maddi durumumda neredeyse imkansızdı. Bu yüzden işten ayrılamazdım.

Kafam karışmış ve yorgun düşmüştü. Bir yandan Yavuz'un samimiyetine inanmak istiyordum. Onun söyledikleri, bana olan hisleri gerçek olabilirdi. Ama diğer yandan, bu ilişkideki güç dengesizliği ve aramızdaki sosyal farklılıklar, beni sürekli geriye çekiyordu. Onun hayatı, benimkinden çok farklıydı. Onun yaşadığı lüks ve rahatlık, benim hayal bile edemeyeceğim şeylerdi.

Bu karmaşık duygularla boğuşurken, gözyaşlarım sessizce yanaklarımdan süzülüyordu. Gece boyunca duvara yaslanarak geçirdiğim saatler, içimdeki çaresizliği ve umutsuzluğu daha da pekiştirmişti. Dışarıdaki yağmurun sesi, içimdeki fırtınayı yansıtıyordu. Kalbim, aklımın sesini duymak istemiyor, sadece duygularının peşinden gitmek istiyordu. Ama biliyordum ki, mantıklı olan karar, bu işten ayrılmak ve Yavuz'dan uzaklaşmaktı.

Bu duygusal karmaşa, içimi kemiriyordu. Kendimi bir labirentin içinde kaybolmuş gibi hissediyordum. Her çıkış yolu, yeni bir duvarla kapanıyordu. Yavuz'a olan hislerim, işime olan bağlılığım ve maddi durumum, hepsi birbirine karışmıştı. Bu karmaşanın içinde bir çıkış yolu bulmak, bana imkansız gibi görünüyordu. Kalbimin ve aklımın savaşı, beni bitkin düşürüyordu. Ama bir karar vermem gerektiğini biliyordum. Ve bu karar, hayatımın yönünü belirleyecekti.

Sabah erken saatlerde geldiğim iş yerimde beş dakika durmak zor geliyordu. Oysaki burada olmayı çok seviyordum.

İş yerinin terasında oturmuş, hafif yağan yağmurun altında düşüncelere dalmıştım. Havanın serinliği, içimdeki karmaşayı biraz olsun dindirse de, aklımda dönen düşünceler bir türlü susmuyordu. Yağmur damlalarının yavaşça yere düşüşünü izlerken, içimdeki düğümleri çözmeye çalışıyordum. Derin bir nefes alıp, gözlerimi kapattım ve yağmurun huzur verici sesine odaklandım.

O sırada, yanımda birinin olduğunu fark ettim. Gözlerimi açtığımda, Sevcan'ın yanıma geldiğini gördüm. Sessizce yanıma oturdu, o da yağmurun huzur verici sesine kendini bırakmıştı. Bir süre ikimiz de konuşmadan, hafif yağan yağmurun tadını çıkardık. Bu sessizlik, garip bir şekilde rahatlatıcıydı.

Sevcan sıkıntıyla iç çekti ve sessizliği bozdu. "Bizi gördüğünüzü biliyorum," dedi, gözlerini yağmurdan ayırmadan. Sesinde bir yorgunluk, bir bıkkınlık vardı. Bu cümle, uzun zamandır içini kemiren bir gerçeği itiraf eder gibiydi.

Ona baktım gözlerimde anlayış ve merakla. "Evli patronunla ilişki yaşadığını biliyorum," dedim onun derin bir nefes aldığını hissederek.

Gözlerinde yaşlar birikmiş halde dudaklarını araladı. "O adamın peşimi bırakmadığını bilmeni istiyorum. Sürekli her yerde beni takip ediyor, iş yerinde bile rahat vermiyor. İstifa etmek istedim, ama istifamı kabul etmedi Eren Bey. Ne yapacağımı bilmiyorum, İlkay. Bu durum beni mahvediyor."

BİR DİLEĞİM VAR ( YARI TEXTİNG )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin