16. Bölüm: Çiçek

2.3K 729 203
                                    

Keyifli okumalar.

Sabahtan beri boğazım ağrıyordu ve bütün gün geçmemişti. Saat on bire geliyordu, hala uyumadığım gibi yarın işe gidesim de yoktu. Yavuz Bey'e bu saatte mesaj atsam ayıp olur muydu? Bana istediğin zaman yazabilirsin demişti. Patronumda, izin almak için yazmamda sakınca yoktu, yani yoktu sanırım.

İlkay:

Merhaba Yavuz Bey, bu saatte rahatsız ettiğim için kusura bakmayın. Kendimi iyi hissetmiyorum. Yarın işe gidecek kadar iyi değilim.

Yavuz Bey:

Geçmiş olsun. Durumun nasıl, doktora gittin mi?

İlkay:

Henüz doktora gitmedim ama sabah ilk işim doktora gitmek olacak. Ateşim var ve çok halsizim. Sizin izninizle yarın işe gitmeyeceğim.

Yavuz Bey:

Tabii, sağlık her şeyden önemli. Kendine iyi bak ve doktora gitmeyi ihmal etme. İş için endişelenme, Eda'yla iletişim de oluruz.

İlkay:

Çok teşekkür ederim, rahatladım.

Yavuz Bey:

Çok kötüysen hastaneye şimdi git, sabahı bekleme.

İlkay:

Yataktan kalkıp üstümü giyinmek, dışarıya çıkıp arabaya binmek, hastaneye gidip sırada beklemek gözümde büyüyor.

Yavuz Bey:

Çok mu üşengeçsin?

İlkay:

Hayır, çok hastayım.

Yavuz Bey:

Evde kimse yoksa ambulans göndereyim mi?

İlkay:

Yok artık, delirdiniz mi Yavuz Bey? Boğazım ağrıyor, ateşim var diye ambulans mı gönderilir?

Yavuz Bey:

İnsanı endişelendirip, delirdiniz mi demende çok yerinde bir cümle.

İlkay:

Şey özür dilerim, bazen kendimi kaybedip kırk yıllık arkadaşımla mesajlaşır gibi yazıyorum.

Yavuz Bey:

İş saatlerinde arkadaşınmışım gibi bana mesaj atabilirsin.

İlkay:

Patronuma?

Yavuz Bey:

Evet, iş saatlerinde iş hakkında konuşuyoruz. Onun dışında da arkadaşınmışım gibi yazabilirsin.

İlkay:

Bilemedim ki, siz benim patronumsunuz.

Yavuz Bey:

Evlenelim demedim İlkay, arkadaşın gibi konuşabilirsin benimle dedim.

Attığı mesajı beş kez okudum. Doğru evlenelim demiyordu.

İlkay:

Yine de biraz tuhaf oldum. Sonuçta patronumsunuz, eğer arkadaşımmışsınız gibi mesajlaşırsam resmiyeti unuturum. Ben arkadaşlarımla samimi konuşurum da.

Yavuz Bey:

Tamam işte, benimle konuşabilirsin.

İlkay:

BİR DİLEĞİM VAR ( YARI TEXTİNG )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin