14. Bölüm: Adım adım

4.1K 885 253
                                    

İyi bayramlar canlar ve keyifli okumalar.

Anne babalar neden bu kadar endişeli olurlardı ki? Dolabın karşısında kıyafetler arasında seçim yapmaya çalışırken annem ve babam saat başı arıyor ya da mesaj atıyordu. Onlara defalarca, "İyiyim, merak etmeyin," desem de yine de endişeleri dinmiyordu. Telefonumun sürekli çalmasıyla odanın sessizliği bozuluyordu.

Elbise seçmeye çalışırken yine annemin mesajı geldi: "Kızım, her şey yolunda mı? Yavuz Bey nasıl biri?" diye sordu. Onların bu koruyucu tavrını anladım ama bazen bu durum beni bunaltıyordu. Yine de onların sevgisini hissettiğim için mutluydum.

Her şey yolunda mesajını gönderdikten sonra, odamın sessizliğinde beyaz elbisemi giyip çantamı omzuma attım. Yavuz Bey'le sahilde dolaşma planımız vardı, bu düşünce bile kalbimi hızlandırıyordu. Daha önce hayal bile edemezdim; patronumla böyle samimi bir buluşmayı. Ama işte, hayat bazen beklenmedik sürprizlerle doluydu. Yeni bir hayata adım atmıştım, bu hayatı keşfetmek, yaşamak için sabırsızlanıyordum.

Lobiye inerken beni bekleyen Yavuz Bey'i gördüm. Sıradan bir şıklık içindeydi; beyaz tişörtü ve lacivert şortuyla tam bir yaz havası yaratmıştı. Ona doğru yavaşça ilerledim.

"Kusura bakmayın, beklettim sizi," diyerek nazik bir özür diledim.

"Çok olmadı, ben de yeni geldim," dedi gülümseyerek. "Ne yemek istersin?"

"Benim için fark etmez." karar vermek ona kalsın istedim.

"O zaman balık yiyelim. Alkol kullanıyor musun?"

"Kullanmıyorum. Eğer siz içmek isterseniz rahat olun, benim için sorun değil."

"Hayır, misafirime uyum sağlarım."

Kibar bir adamdı. "Gidelim o zaman." Otelin lobisinden çıkıp kiraladığı arabaya yöneldik. Her an bir yerlerden dayım çıkacak korkusu vardı içimde. Peşimize takılacağını bildiğim için ondan mümkün oldukça kaçıyordum.

Yavuz Bey kapıyı açtı ve beni içeri buyur etti. Böyle bir şeyi beklemediğim için bir an bocaladım. Adamın bakışları yüzümde olduğu için düşüncelerimi hızlı bir şekilde toparlayıp arabaya yerleştim. O da yerine geçtikten sonra otelin önünden ayrıldık. Radyoya uzanıp kısık seste müzik açtı. Kulağımda Mustafa Sandal'ın kadife sesi, gözlerimin önünde şehrin güzellikleri vardı. Kalbim bu güzellikler karşısında sürekli hızlanıyordu.

"Antalya gerçekten harika bir yer," dedim heyecanımı hissettirerek. "Buranın tarihi ve doğal güzellikleri o kadar etkileyici ki, her köşesinde ayrı bir hikaye saklı gibi."

Gülümseyerek, "Evet, Antalya hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle ünlü. Burada yaşamak ya da tatil yapmak her zaman için özel bir deneyim," dedi ve ekledi, "Deniz, kum ve güneşin mükemmel uyumu insanı dinlendiriyor."

Arabadaki radyodan hafif müzikler yükselirken, Antalya'nın masmavi denizi, yemyeşil palmiye ağaçlarıyla süslü caddeleri gözümüzün önünden akıp geçiyordu.

"Daha önce gelme imkânım olmamıştı. Sanırım bundan sonra sürekli gelirim."

Artık iyi kazanıyordum. Her ay kenara para koysam yazın rahatlıkla gezerdim.

"Şehir dışına sıklıkla çıkacağız. Bir sürü yer göreceksin."

"Bunun için heyecanlıyım. Yabancı dil öğrenmek için çok çabalayıp, asistanınız olarak sizi mahcup etmeyeceğim."

"Bu konuda şüphem yok. Karnın acıkmadı mı? Neredeyse bütün gün bir şey yemedin, yani benimleyken yemedin. Odaya söylediysen bilemem."

"Hiçbir şey yemedim. Antalya'nın yemeklerini merak ediyorum."

BİR DİLEĞİM VAR ( YARI TEXTİNG )Where stories live. Discover now