21. Bölüm: Gerçekler

3.6K 902 435
                                    

Bu bölüm 500 yorumunuzu bekliyorum.

Keyifli okumalar.

Yatak odamın sessizliğinde huzursuz düşüncelere daldım bir haftadır yaptığım gibi. Zenginlik ve ihtişam dünyasına hep mesafeli durmuştum; zengin adamlar, patronlar... Hepsi benim için birer mesafe simgesiydi. Ama şimdi, kendi patronumdan, Yavuz Bey'den hoşlanmaya hatta ona aşık olmaya başlamıştım. Evet, bunu sonunda kendime itiraf edebiliyordum ve bu itiraf beni derinden sarsıyordu.

Kafamda dönüp duran düşüncelerle boğuşuyordum. Bu hislerim yanlıştı, olmaması gereken bir şeydi. Yavuz Bey'in bana olan ilgisi belki de sadece samimi bulduğu için, belki de yüzünü güldüren birkaç esprili anımızdan ibaretti. Onun bu ilgisini yanlış yorumlamamalıydım. Kendime sıkıca hatırlatmalıydım ki, bu bir yanılsamadan ibaretti.

Onun dünyası ve benim dünyam arasında uçurumlar vardı. O, lüks ve konfor içinde yaşarken, ben yeni yeni maddi refaha kavuşuyordum; onun verdiği maaşla. Bu düşünceler içinde yüreğim sıkışıyor, akıl sağlığımı korumak adına kendimi geri çekmeye çalışıyordum. Ama kalbim, mantığımın sınırlarını zorluyor, bana sürekli olarak Yavuz Bey'in gülümsemesini hatırlatıyordu.

"Bu çok yanlış," diye mırıldandım kendi kendime. "Bu, olmamalı..." Her ne kadar içimde bir yerlerde bu hislerin gerçek bir şansa dönüşmesini istesem de, bu düşünceleri kafamdan atmanın, profesyonelliğimi korumanın daha doğru olacağını biliyordum. Onunla olan mesafemi korumalı, bu tehlikeli duygusal çekimi sonlandırmalıydım. Ancak bu şekilde hem kalbimi hem de kariyerimi koruyabilirdim.

Sabahın erken saatlerinde fabrikaya adım attığımda, ruhumda bir hüzün, yüzümde asık bir ifade vardı. Gökyüzü gibi gri ve kasvetli bir sabah, içimdeki duyguları yansıtıyordu. Bilgisayarımı açarken, Yavuz'dan gelen işle ilgili mesajlara göz gezdirdim. Her birine, kelimelerimi özenle seçerek, mümkün olduğunca kısa ve soğuk yanıtlar yazdım. Kendimi ondan ve hissettirdiklerinden korumak için mesafeli davranmaya kararlıydım.

Yavuz'un, "Bir sorun mu var İlkay?" yazılı mesajına bakıp, bir süre düşündüm. Parmaklarım cevap yazma bölümünde gezinirken, sonunda sadece görüldü işareti bırakıp telefonu masanın üzerine koydum. Mesajlarına cevap vermeyi bırakarak, işime odaklanmaya çalıştım.

Bir saat sonra, Yavuz'dan gelen başka bir mesajla karşılaştım. Bu sefer, işle ilgili önemli bir detayı sorduğunu gördüm. Klavyemin tuşlarına hızla vurarak, yine mesafeli bir tonla gereken bilgiyi yazdım, fazladan bir kelime eklemeyi reddettim. Mesajımın sonuna her zamanki gibi imzamı atmayı bile ihmal ettim.

Ondan gelen sonraki mesajlar da benzer bir soğuklukla karşılandı. Kendimi bir robot gibi hissediyordum; duygularımı bir kenara bırakıp, yalnızca gerekli olan işle ilgili konuşmalara yer veriyordum. Bu, benim kontrolüm altında olan tek şeydi.

Kendimi işime verdim, ancak her mesaj sesi duyduğumda yüreğim sıkıştı. Onun sesini duymak, onunla doğal bir şekilde şakalaşmak istiyor, fakat aynı zamanda bu yakınlığın bana daha fazla acı vereceğini biliyordum. İçimdeki bu çelişki, gün boyunca beni yordu, ruhumu daha da ağırlaştırdı.

Yavuz:

Sabahki mesajıma cevap vermedin, her şey yolunda mı?

Yavuz:

Orada mısın?

Yavuz:

Cevap vermiyorsun, endişelenmeye başladım. Neredesin?

Yavuz:

Bir sorun mu var? Eğer yardımcı olmam gerekiyorsa lütfen söyle.

Yavuz:

BİR DİLEĞİM VAR ( YARI TEXTİNG )Where stories live. Discover now