28

99 4 0
                                    

ANDREA CAVALCANTİ

Monte Kristo Kontu, Baptistin'in mavi salon adını verdiği bitişikteki salona girdi. Yarım saat önce körüklü bir gezinti arabasının konağın kapısına bıraktığı oldukça zarif giyimli, rahat görünüşlü genç bir adam orada kendisini bekliyordu. Baptistin bu genci tanımakta güçlük çekmemişti, efendisinin daha önce tanımladığı gibi sarı saçlı, kızıl sakallı, siyah gözlü, pembe yüzlü, cildi göz kamaştırıcı parlaklıkta, uzun boylu bir delikanlıydı bu.

Kont salona girdiğinde genç adam altın topuzlu küçük hezaren bastonunu dalgın dalgın çizmesine vurarak umursamaz bir halde bir sedire yayılmıştı.

Monte Kristo'yu görünce birden ayağa kalktı.

"Monte Kristo Kontu mu?" dedi.

"Evet mösyö," diye yanıt verdi kont, "ben de sanırım Vikont Andrea Cavalcanti ile konuşma onuruna erişiyorum."

Genç adam saygısızca bir selam vererek:

"Vikont Andrea Cavalcanti," diye kontun sözlerini yineledi.

"Sizde bana yazılmış, kimliğinizi doğrulayan bir mektup olmalı," dedi Monte Kristo.

"Bana garip gelen imzası nedeniyle size bundan söz etmedim."

"Denizci Simbad, değil mi?"

"Evet. Ben Binbir Gece Masalları'ndaki Denizci Simbad'dan başkasını tanımadığım için..."

"Pekala! Bu adam onun torunlarından biridir, benim çok zengin dostlarımdandır, biraz tuhaf olmanın ötesinde neredeyse çılgın bir İngiliz'dir ve gerçek adı da Lord Wilmo-re'dur."

"Ah! İşte bu her şeyi açıklıyor," dedi Andrea, "şimdi her şey harika. Benim... şeyde tanıdığım İngiliz bu. Evet, çok iyi!... Sayın kontum, emrinizdeyim."

"Bana açıklama nezaketini gösterdiğiniz şeyler doğru ise," diye karşılık verdi kont gülümseyerek, "bana kendiniz ve aileniz hakkında bazı ayrıntılar verme inceliğini de gösterirsiniz umarım."

"Seve seve, sayın kontum," dedi genç adam belleğinin güçlülüğünü kanıtlayan bir rahatlıkla. "Sizin de söylediğiniz gibi, ben, adı Floransa'nın soylu ailelerinin kütüklerine geçmiş Cavalcantilerden gelen, Binbaşı Bartolomeo Cavalcanti'nin oğlu Vikont Andrea Caval-canti'yim. Babam yılda yarım milyonluk bir gelire sahip olduğuna göre, ailemiz bugün hâlâ çok zengin sayılır ama çok kötü günler gördük. Mösyö, ben beş altı yaşlarındayken hain bir mürebbiye tarafından kaçırıldım, dünyaya gelmeme neden olan kişiyi on beş yıldır hiç görmedim. Erişkinlik yaşma geldiğimden, özgür ve kendimden sorumlu olduğumdan bu yana onu anyorum ama boşuna. Sonunda dostunuz Simbad'ın bu mektubu bana babamın Paris'te olduğunu haber veriyor ve ondan haber almak için size başvurmamı söylüyor." "Gerçekten de mösyö, tüm bu anlattıklarınız çok ilginç," dedi kont. Kötülük meleğinin güzelliğine benzer bir güzelliğin izlerini taşıyan bu rahat yüze kötümser bir hoşnutlukla baktı. "Her konuda dostum Simbad'ın isteklerine uygun davranmakla çok iyi ettiniz, çünkü babanız gerçekten burada ve sizi arıyor."

Kont salona girdiğinden beri gözlerini genç adamdan ayırmamıştı; bakışlarındaki güvene, sesindeki kararlılığa hayran olmuştu; ama "Babanız gerçekten burada ve sizi atıyor" gibi olağan sözleri duyunca Andrea yerinden sıçradı ve haykırdı:

"Babam mı! Babam burada mı?"

"Elbette," diye yanıt verdi Monte Kristo, "babanız, Binbaşı Bartolomeo Cavalcanti." Genç adamın yüzüne yayılan korku izleri neredeyse hemen silindi.

Monte Kristo KontuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin