47

51 4 0
                                    

İNTİHAR

Bu sırada Monte Kristo da Emmanuel ve Maximilien ile birlikte kente dönmüştü.

Dönüş neşeli olmuştu. Emmanuel savaşın ardından banşm geldiğim görmüş olmanın neşesini saklayamıyor, insancıl düşüncelerini yüksek sesle itiraf ediyordu. Morrel ise arabanın bir köşesinde eniştesinin neşesini söze dökmesini seyrediyor, onunki kadar içten, ama sadece gözlerine yansıyan bir neşeyi kendine saklıyordu.

Tröne sınırına geldiklerinde Bertuccio'ya rastladılar: kulübesinde bekleyen bir nöbetçi gibi hiç kımıldamadan bekliyordu.

Monte Kristo başını arabanın penceresinden çıkardı, onunla alçak sesle bir şeyler konuştu, sonra da kahya gözden kayboldu.

"Sayın kontum," dedi Emmanuel Place-Royale'a gelince, "kanmın sizin ya da benim için bir an bile kaygı duymaması için rica ediyorum, beni burada kapımın önünde bırakın."

"Kendi zaferini göstermek ister gibi gitmek gülünç olmasaydı," dedi Morrel, "sayın kontu evimize davet ederdim, ama sayın kontun da kuşkusuz sakinleştireceği titreyen yürekler vardır. İşte geldik Emmanuel, dostumuzla vedalaşalım ve onu yoluna devam etmesi için rahat bırakalım."

"Bir dakika," dedi Monte Kristo, "beni bir anda iki arkadaşımdan da yoksun bırakmayın, siz sevimli karınızın yanma gidin, ona saygılarımı iletme görevini size veriyorum, siz de Morrel, Champs-Elysees'ye kadar benimle gelin."

"Seve seve," dedi Maximilien, "üstelik sizin tarafta yapacak işlerim var sayın kontum."

"Seni öğle yemeğine bekleyelim mi?" diye sordu Emmanuel.

"Hayır," dedi genç adam.

Arabanın kapısı kapandı, araba yoluna devam etti.

"Görüyorsunuz size şans getirdim," dedi Morrel kontla yalnız kalınca. "Bunu düşünmemiş miydiniz?"

"Düşünmüştüm," dedi Monte Kristo, "bu nedenle sizin hep yanımda olmanızı istiyorum."

"Bu mucize!" diye devam etti Morrel kendi düşüncesine yanıt vererek.

"Nedir mucize olan?" dedi Monte Kristo.

"Biraz önce olanlar."

"Evet," diye karşılık verdi kont gülümseyerek, "sözcüğü buldunuz Morrel, bu bir mucize!"

"Çünkü sonuçta," dedi Morrel, "Albert yürekli biri."

"Evet, çok yürekli," dedi Monte Kristo, "başının üstünde hançer sallanırken onun uyuduğunu gördüm."

"Ve ben onu iki kez düello yaparken gördüm, ikisinde de çok iyi dövüştü," dedi Morrel; "bunu bu sabahki davranışıyla da bağdaştırabilirsiniz."

"Hep sizin etkiniz," dedi Monte Kristo gülümseyerek.

"Albert'in asker olmaması kendisi için çok iyi," dedi Morrel.

"Neden?"

"Savaş alanında özür dilemek!" dedi genç yüzbaşı başını sallayarak.

"Haydi," dedi kont tatlılıkla, "sıradan insanların önyargılarına saplanmıyor musunuz Morrel?

"Albert yürekli biri olduğuna göre, korkak olamaz diye düşünmüyor musunuz? Bu sabahki gibi hareket etmesi için nedenleri olması gerekir ve davranışına bakarak bunun daha çok kahramanca bir şey olduğunu söyleyemez miyiz?"

"Kuşkusuz, kuşkusuz," diye karşılık verdi Morrel, "ama İspanyollar gibi söylersem: "bugün dünkünden daha az yürekliydi."

"Benimle yemek yersiniz değil mi Morrel?" dedi kont konuşmayı kısa kesmek için. "Hayır, sizden saat onda ayrılacağım."

Monte Kristo KontuWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu