33

53 2 0
                                    

KRALLIK SAVCISININ ÇALIŞMA ODASI

Atlarım son hızla sürüp evine dönen bankacıyı bir yana bırakalım. Madam Danglars'ı sabah gezintisinde izleyelim.

Öğlen saat yarımda Madam Danglarsin atlarının hazırlanmasını istediğini ve arabasıyla çıktığını söylemiştik.

Madam Danglars Faubourg Saint-Germain'e yöneldi, Mazarin sokağına saptı ve Pont-Neuf geçidinde arabayı durdurdu.

Aşağı indi ve geçidi geçti. Çok sade, sabahları sokağa çıkan zevkli bir kadın nasıl giyinirse öyle giyinmişti.

Guenegaud sokağında bir faytona bindi ve Harlay sokağına gitmek istediğini söyledi.

Arabaya biner binmez, cebinden çok kalın siyah bir tül çıkardı ve hasır şapkasının üstüne geçirdi; sonra şapkasını yeniden başına koydu ve küçük bir cep aynasında kendisine bakarak sadece beyaz cildinin ve gözbebeklerinin görünebildiğim sevinçle gördü.

Fayton Pont-Neufe saptı, Dauphine meydanından Harlay avlusuna girdi. Barones arabanın kapısını açarken parayı ödedi, merdivenlere doğru atıldı ve onları rahatça çıktı, kısa süre sonra Pas-Perdus salonuna ulaştı.

Sabahları adalet sarayında çok iş olur, ondan daha çok da, işi olan insanlar vardır; işi olan insanlar kadınlara pek bakmazlar; bu nedenle Madam Danglars avukatlarının yolunu bekleyen on kadar kadından daha fazla fark edilmeden Pas-Perdus salonunu geçti.

Mösyö de Villefort'un bekleme odası dopdoluydu ama Madam Danglarsin adım söylemesi bile gerekmedi, o görünür görünmez bir mübaşir ayağa kalktı, onun yanma geldi ve krallık savcısının randevu verdiği kişinin kendisi olup olmadığını sordu, olumlu yanıt alınca onu özel bir koridordan Mösyö de Villefort'un çalışma odasına götürdü.

Yargıç bir koltuğa oturmuş, sırtı kapıya dönük bir şeyler yazıyordu: kapının açıldığını ve mübaşirin "buyrun madam," dediğini duydu, hiç kımıldamadı, kapı kapandı; mübaşirin ayak seslerinin uzaklaştığını duyar duymaz birden geriye döndü, gidip kapıyı sürgüledi, perdeleri çekti ve odada dört dönmeye başladı.

Kimsenin onu duymayacağından ve görmeyeceğinden kesinlikle emin olunca sakinleşti.

"Teşekkür ederim, madam," dedi "dakikliğiniz için teşekkür ederim."

Madam Danglars'ı bir koltuğa buyur etti, kadın da oturdu, çünkü kalbi o kadar hızlı çarpıyordu ki soluğunun kesildiğini hissediyordu.

"İşte," dedi krallık savcısı bir yere oturarak ve Madam Danglars'ın karşısına gelebilmek için koltuğunu yan döndürerek, "uzun zamandır, madam sizinle yalnız konuşma mutluluğuna erişmemiştim, ne yazık ki çok üzücü bir konuşma yapmak için bir araya geldik."

"Yine de mösyö, gördüğünüz gibi, bu konuşma her ne kadar benim için sizden çok daha fazla üzücü olsa da, siz çağırır çağırmaz geldim."

Villefort acı acı gülümsedi.

"Demek tüm yaptıklarımızın, geçmişimizde kimileri karanlık, kimileri aydınlık, birtakım izler bıraktığı doğru," dedi, Madam Danglars'ın dediklerinden çok kendi düşüncesine yanıt verir gibi, "demek yaşamdaki tüm adımlarımız bir sürüngenin kum üzerindeki yürüyüşüne benziyor, uzun bir iz bırakıyor! Ne yazık! Birçoklan için bu iz gözyaşlarının izi oluyor."

"Mösyö," dedi Madam Danglars, "heyecanımı anlıyorsunuz değil mi? Bana karşı dikkatli olun lütfen. Bunca suçlunun titreyerek ve utanarak geçtiği bu oda, şimdi benim utanarak ve titreyerek oturduğum şu koltuk!... Ah! Bakın, kendimi suçlu bir kadın, sizi de korku veren bir yargıç gibi görmemek için aklımın başımda olması gerek."

Monte Kristo KontuWhere stories live. Discover now