29

83 2 0
                                    

MÖSYÖ NOİRTİER DE VİLLEFORT

işte Madam Danglars ve kızının ayrılışından sonra ve biraz önce aktardığımız konuşma sırasında krallık savcısının evinde olup bitenler.

Mösyö de Villefort, arkasında Madam de Villefort olduğu halde, babasının yanma gitti; Valentine'e gelince, onun nerede olduğunu biliyoruz.

ikisi, ihtiyan selamladıktan ve yirmi beş yıldan fazla süredir onun hizmetinde bulunan yaşlı uşak Barrois'yı da başlarından savdıktan sonra yaşlı adamın iki yanma geçtiler.

Mösyö Noirtier, hareket etmesi olanaksız olduğu için, sabah oturtulup akşam kaldırıldığı büyük tekerlekli sandalyesine oturtularak, tüm daireyi yansıtan, odasına giren çıkanı, çevresinde olup biteni gösteren bir aynanın karşısına yerleştirilmişti. Bir kadavra gibi hareketsiz olan yaşlı adam, zeki ve canlı bakışlarıyla, onu son derece ciddi bir biçimde selamlayarak ondan beklenmedik resmi bir istekte bulunacaklarım belli eden çocuklarını izliyordu.

Görme ve işitme duyusu, dörtte üçü şimdiden mezara girmiş gibi olan bu insan bedenini hâlâ canlı tutan iki kıvılcım gibiydi. Ve bu iki duyudan biri, dışarıya, bu heykeli canlandıran bir iç yaşam olduğunu gösteriyordu. Bu iç yaşamı ele veren bakış, gece çölde yolunu yitirmiş yolcuya, bu sessizlik ve karanlık içinde hâlâ nöbet tutan bir canlı varlığın olduğunu bildiren uzak iki ışıktan biri gibiydi.

Yaşlı Noirtier'nin siyah gözlerine ve onların üstünde yer alan kara kaşlarına karşın, uzun ve omuzlarına kadar inen beyaz saçları vardı, insanoğlunun çalışan tek organının diğer organlarda kayba neden olması gibi, Noirtier'nin bir zamanlar bu bedene ve bu kafaya yayılmış olan tüm hareketi, tüm becerisi, tüm gücü, tüm zekası bu gözlerde toplanmıştı sanki. Kolları ve bedeni hareket etmiyordu, sesi çıkmıyordu kuşkusuz ama bu güçlü gözler her şeyin yerini dolduruyordu: yaşlı adam gözleriyle emir veriyor, gözleriyle teşekkür ediyordu. Canlı gözleri olan bir kadavraydı bu beden ve bu mermerden yüzün üst bölümünde bir sevincin aydınlığını ya da bir öfkenin parıldadığım görmek kadar ürkütücü hiçbir şey yoktu. Bu zavallı felçlinin dilini sadece üç kişi anlayabiliyordu: Villefort, Valentine ve daha önce sözünü ettiğimiz yaşlı uşak. Ama Villefort babasını çok ender yani sadece zorunlu olduğunda gördüğü ve gördüğü zaman da onu anlayıp onun hoşuna gitmeye önem vermediği için ihtiyarın tüm mutluluğu küçük torununa bağlıydı. Valentine özveri, sevgi ve sabır sayesinde Noirtier'nin tüm düşüncelerini bakışlarından anla-

mayı başarmıştı. Bu sessiz ya da başkaları tarafından anlaşılmaz dile tüm sesiyle, tüm yüzüyle, tüm ruhuyla yanıt veriyordu, öyle ki bu genç kızla bu görünüşte güçlü, gerçekteyse çürük, neredeyse toz halindeki insan arasında canlı bir diyalog oluşuyordu. Noirtier, büyük bir bilgeliğe, duyulmamış bir kavrayışa, boyun eğdirme yeteneğinin kaybolmasına neden olan bir bedene tutsak edilmiş bir ruhun sahip olabileceği kadar güçlü bir iradeye sahipti.

Valentine, yaşlı adamın düşüncesini anlamak ve kendi düşüncelerini ona anlatmak gibi garip sorunu çözmüştü. Yaptığı denemeler sayesinde, günlük yaşamdaki olaylar konusunda bu canlı ruhun isteklerini ya da bu yarı duyarsız kadavranın ihtiyaçlarını kesinlikle bulamaması çok ender rastlanan bir durumdu.

Uşağa gelince, daha önce de söylediğimiz gibi yirmi beş yıldır efendisine hizmet ediyordu, onun tüm alışkanlıklarını o kadar iyi biliyordu ki, Noirtier çok ender olarak ondan bir şey isteme ihtiyacı duyuyordu.

Sonuç olarak, Villefort'un babasıyla yapmayı düşündüğü ilginç konuşma için ne birinden ne de öbüründen yardım istemeye ihtiyacı yoktu. Daha önce de söylediğimiz gibi ihtiyarın söz dağarcığını çok iyi biliyordu, eğer bunu sık sık kullanmıyorsa bu sıkıldığından ve umursamazlığındandı. Valentine'in bahçeye inmesine ses çıkarmadı, Barrois'yı uzaklaştırdı, Madam de Villefort babasının soluna geçerken o da sağında yerini aldı: "Mösyö," dedi, "Valentine'in bizimle birlikte yanınıza çıkmamasına, Barrois'yı uzaklaştırmama şaşırmayınız, çünkü birlikte yapacağımız bu konuşma bir genç kızın ya da bir uşağın önünde yapılmaması gereken konuşmalardandır. Madam Villefort ve ben size bir haber vermek istiyoruz."

Monte Kristo KontuTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon