🌈45/G⭐

6.2K 504 108
                                    

*44'uncu bölümü okumayan varsa eğer bir önceki bölüme geçebilir:)
Keyifli okumalar dilerim.

Gökkuşağı Yıldız

Ben yerde ki eşyaları yavaş yavaş kaldırırken Martin içeri girmişti. Yanıma gelip yere dökülmüş kurabiyeleri eline alırken hafifçe başını bana döndürdü.

"Kendini yorma,diğerleri yapar."

"Nasıl yormam kendimi, burası benim gerçeğim burada olmalıyım."

Küçük çöp poşetine elindekileri atıp beni de ayağa kaldırdı.Arkamda ki tezgaha yaslanırken nefes almıştım.

"Geceye iki misafirimiz var."

"Hayırdır inşallah."

"Mario ve kuzeni Danilo gelecek."

"Ciddi misin?" günün en güzel haberi ile gülümsedim.

"Sevindin bakıyorum."

"Onu çok sevdim, kafede onunla olmakta güzeldi."

Elleri yüzümün iki kenarını kavrarken konuştu.

"O da seni çok sevdi."

"Peki Danilo nasıl biri?"
Danilo dediğimde hafif yüzü düşse de tebessüm etmişti.

"Hm... İyi biri,çokça eğlenceli, pek konuları kafaya takan biri değil uzun süre bizimle olacak gibiler gördükçe tanırsın."

"Şimdiden heyecanlandım?"

"Neden?" diyerek şaşkınca bana baktı.

"İki İtalyan erkek sevgilimin arkadaşları ve hep birlikte olacağız çok güzel değil mi?"

"Ya tabi öyle?" kollarını göğsünün altında buluşturduğunda gülmüştüm. Kıskanmıştı, kısa süreliğine kafenin durumunu unutmuştum yada yanımda ki adamın her daim desteğini göreceğim için içim rahattı.

"Kalabalığı seviyorsun."

Martin benim hakkımda güzel bir yere parmak bastığında önüne geçip güldüm.

"Evet severim, böyle kalabalık aileleri falan, yada sürekli sevdiğin kişilerle aynı yerde olmak... Çok eğlenceli değil mi?"

"Yani daha çok yanlız takıldığım için bir şey diyemiyorum."

"Hadi ama Martin düşünsene, evde hiç kesilmeyen sesler sürekli şikayetçi olsan bile bu durumdan hoşnutsun, küçük kardeşler, kuzenler her akşam birlikte içilen çaylar..."

Martin'in hayran ve bir o kadar da buruk bakışlarını gördüğümde aniden sustum, ben bir anda anlatmıştım ama Martin hiç bir zaman böyle bir ailede büyümemişti. Alt dudağımı dişlerimin arasına aldığımda parmak ucuyla dudağımı çekti.

" Annem vefat edene kadar bizde öyleydik tabi koşturan kuzenler, kardeşler yoktu ama en azından çay içebildiğimiz akşamlar vardı... Çok büyük bir ailede büyümedim."

"Ben üzgünüm." göğsüne doğru çekilirken mırıldanmıştım. Ellerim iki tarafından kollarına sarıldığında onun da elleri saçlarımı okşuyordu.

"Üzülme, bende seninle büyük bir aile olurum.. Üç çocuğumuz olur, belki dört belki de beş."

Onun dediğine kahkaha attığımda elimle de omuzuna vurmuştum.

"Kedi miyim ben sürekli doğurayım?"

"Yavrum, güzel olmaz mı, dört beş tane?"

Başımı kaldırıp göz göze geldiğimiz de içimden geçenleri söyledim.

GÖKKUŞAĞIWhere stories live. Discover now