🌈68/G⭐

3K 312 18
                                    


Keyifli okumalar dilerim...

Gökkuşağı Yıldız

Tekrardan Roma'ya yolculuğa çıkdığımızda diğer geçen dört günü düşündüm. Martin'in işlerinde bir aksilik çıkınca gitme işini biraz uzatmıştık. İlk iki gün gezmiştik diğer iki günde Martin sabahtan akşama kadar iş yerinde durmuştu, bende bu sırada ya onun yanında yada  Milano'nun o güzel mağazalarında kaybolmuştum. Buraya kadar gelip arkadaşlarıma özel hediyeler almasaydım çok üzülürdüm. Benim için oldukça yorucu geçsede değmişti.

Elini yüzünü yıkamaya giden sevgilim tekrardan karşıma geçtiğinde göz kırpmıştı, ona gülümsedim.

"Yorgun musun?"

"Biraz."

"İstanbul'a biletlerimiz iki gün sonraya Roma'da ki evde dinleniriz."

"Aynen iyi olur, zaten sonra uzun bir tempo bizi bekliyor."

Bu söylemimle Martin'in dudaklarında çapkın bir gülüş peydah oldu. Onun bu hareketine göz devirdim ve koltukta daha rahat bir pozisyon aldım.

"Martin Bey?" aklıma gelen şeyle heyecanla şakıdım. Martin'de şaşırmış olacakki irkilerek bana döndü.

"Söyle güzelim."

"Biz niye Türkiye'ye jetle gitmiyoruz."

Bu sırada bir hostes Martin'in önüne kahve bırakmıştı. Martin teşekkür ederek kupanın kulpundan tuttu, bu sırada hostes yanımızdan ayrılmıştı.
Martin bakışlarını bana dikerek kahvesinden bir yudum aldı ve boğazını temizledi.

"İtalya'dan Türkiye çok yakar güzelim."

Bu dediğine kahkaha atıp mırıldandım.

"Cimri."

Martin bu söylemime gülse bile darılmış gibi bakışlarını benden çekmişti. Onun bu haline tebessüm ile baktım ve dayanamayıp yerimden kalktım.

"Canım sevgilim benim, bir taneciğim..." bu sırada yanaklarını sıkmaya çalışıyordum. Büyük elleri bileklerimi sarıp kendinden uzaklaştırmaya çalıştığında ona direndim.

"Martin yaa."

"Gökkuşağı hoşlanmıyorum." ellerimi bıraktığımda ona karşı kaşlarımı çattım.

"Ama şap şup öpsem itiraz etmiyorsun."

Benim halime bakıp gülmesine daha fazla katlanamayıp omuzuna vurdum. Kendini yalandan korumaya çalışıp benide kucağına çekmeye çalışıyordu. Sonunda pes edip dizlerine yan bir şekilde oturduğumda bir eli belime sarılmıştı.

"Teşekkür ederim."

Aniden gelen teşekkürle başımı kaldırıp ona baktım.

"Ne için?"

"Bana huzuru ve mutluluğu verdiğin için."

Derin bir nefes çekip sağ elimi yanağına koydum ve orayı okşayarak parmaklarımı ensesine getirdim.

"O zaman benimde teşekkür etmem gerekir... Çünkü aynı mutluluğu ve huzuru veriyorsun."

Karşılıklı birbirimize gülümseyip sarıldığımızda mutluyduk. Biz pek fazla birbirimizden uzaklaşmadan yolculuğu btirmiştik. Bu gelgitler beni çok yorsada içinde güzel bir mutluluk vardı.

~~~

Roma'da Martin'in evine tekrar geldiğimizde Tarçın tarafından yine çoşkuyla karşılanmıştım. Kedimiz ise bu sefer bizden daha doğrusu Martin'den kaçmayıp kendini sevdirmişti.

GÖKKUŞAĞIOnde histórias criam vida. Descubra agora