🌈 12/G ⭐

13.7K 570 28
                                    

Gökkuşağı Yıldız

Gördüğüm kişilerle çok şaşırmıştım. Duyduğum şeylerle bu şaşkınlığım daha da artmıştı. Bu kadar önemli ne olabilirdi ki.
Martin odadan çıkınca karşımda ki ikiliye baktım. Onlarda bana bakıyordu.

"Kızınız nerede?" diye soran Leyla ile bakışlarımı ona çevirdim. Bizim birde kızımız mı vardı. Ne cevap verebilceğimi bilmeden boğazımı temizledim.

"Arkadaşının evinde." diye aklıma ilk geleni ise söyledim.

"Biz artık kalkalım." diyerek ayaklanan Berk önden gitti. Leyla onun gidişinin ardından bana döndü.

"Gökkuşağı abla, abimi lütfen ikna eder misin? Belki tam olarak konu ne bilmiyorsun belki biliyorsundur ama senden tek ricam bu... Babam çok pişman, kimse öyle olsun istemezdi ama her insan hata yapar... Babamla konuşsa bile yeter. Sadece sen ikna edebilirsin. "

Benim ikna edebilceğimi hiç düşünmüyordum. Hem konu ne onu bile bilmiyorken nasıl ikna edebilirdim ki. Yine de başımı sallamakla yetindim.

Leyla'da evden çıkınca Martin'in yanına gittim.

" Seni burada bulacağımı biliyordum. "

" Uzak bir yere gitmedim."

"Haklısın. Ama sonuçta sakinleşmek için gelebileceğin tek yerin resim odası olabileceğini düşündüm."

"Doğru tahmin."

İçeri girip siyah deri koltuğa bıraktım kendimi, o resim çizerken ben de onu izliyordum.

"Sormayacak mısın?"

"Neyi?"

"Sence neyi Gökkuşağı?"

"Hm evet sorucam ama nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum."

"Berk kuzenim, Leyla kız kardeşim zaten anlamışsındır. 7 yıl önce babamla anlaşamadığımız konular yüzüne Türkiye'den ayrıldım ve ilk defa geldim. O gün de Leyla bizim evli olduğumuzu sanmış bende bozmak istemedim kusura bakma."

"Peki o kadın diye bahsettiğin kişi?" dememle yüzü kasıldı.

"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum." diyerek resimine geri döndü.

"Peki.. Anlatmak istediğin bir zamanda dinlerim."

"Hiç sanmıyorum." diye mırıldandı ve rastgele resim çizmeye devam etti. Ben ise bir süre daha orada onu izledim.

"Biliyor musun? Ben çok açım."

Martin kafasını hayretle kaldırdı. Sonra gözlerini kaçırarak konuştu.

"Mutfakta istediğini yapabilirsin.. Aşçı olan sensin."

"Ama tek yemek yiyemem ki." deyip şirin olduğunu düşündüğüm bir şekilde gülümsedim.

Martin'se gülümsedi ve ayağa kalktı.

"Hadi o zaman kalk. Çünkü bende açım."

Hemen arkasından odadan çıkıp mutfağa girdik. Tezgaha koyduğum lahmacunlara baktım.

"Ilıklar, böyle yer misin? Isıtalım mı?"

"Yerim bir şey olmaz."

Birlikte masayı tekrar kurduğumuzda aynı şekil oturmuştuk. Nedense onun yanında kendimi çok rahat hissediyordum. Sebebsizce bana güven veriyordu.

"Nereye daldın öyle."

Martin'in sesiyle ona döndüm. Ve uzunca süzdüm. Çok yakışıklıydı. Acaba bunun için çabalamışmıydı. Belki de estetiği vardı. Belki de bu hale gelebilmek için çok uğraşmıştı. Düşüncelerimin hiç iyi yere gitmediğini anladığım da hemen bakışlarımı ondan çektim ve hiç söylenmicek bir şey söyledim.

GÖKKUŞAĞIWhere stories live. Discover now