🌈2/G⭐

22.4K 876 111
                                    

2. Bölümle merhabaaa.. Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur.
Keyifli okumalar..
.....

Binaya giriş yaptığımda köpeğim Tarçın'ın ve kedim Garfield'ın seslerini duyuyordum. Kapıdan girince ayağıma dolanan yavrularıma baktım.

"Şş tamam anneniz geldi. Sessiz olun lütfen."

Tarçın daha sesli havlamaya başlayıp üstüme tırmanmaya başladı.

"Tamam koca oğlan mamanı veriyorum şimdi."

Çantamı ve poşeti mutfakta  camın önünde ki masaya koydum.  Küçük L şeklinde tezgahım, duvarda küçük bir dolap bardakların ve tabakların olduğu, ve tezgahın hemen yanında boydan 4 kapaklı bir dolap vardı. Cam kenarında da  3 kişilik yuvarlak bir masa vardı.

Camın önündeki kaplara mamalarını koyup odama ilerledim. Kapının yanında ki dolabın kapaklarını açıp rahat bir şeyler giymek istiyordum. Garfield'lı pijamalarımı alıp giydim. Garfield'a hayran biriydim. Kedim de aynı onun gibiydi. Şişman, gür ve sarı tüylü, bir o kadar da yemeğe ve uyumaya aşık bir kediydi.

Tarçın ise ona oranla daha hareketliydi. Uyumayı pek sevmezdir. Tarçın'ın ismini ise tüylerinden ve tarçına alerjim olduğu için koymuştum. Tarçının tüyleri hem kıvır kıvır hemde koyu kahverengiydi.

Salonum daki hamağıma kurulduğum da bütün yorgunluğumun bir anda hafiflediğini hissetmiştim. Elime aldığım Harry Potter serisinden biriydi. Bir kaç karaktere hayrandım. Onlardan biriside Harry'dı. Aslında okuduğum kitabı bir daha okumaya başladığımda gözüm kapanmak üzereydi..

~~~~
Ata Martin Aras

Kafeden çıktığım da orada olanları unutmaya çalıştım. Çünkü eğer unutmassam ve daha da sinirlenirsem günümün güzel geçmeyeceğini biliyordum.

İlk başta önceden rezervasyon yaptırdığım otele gitmek istedim. Hem eşyalarımı bırakırdım hemde üstümü değiştirirdim. Bir taksi çevirdiğim de otelin ismini söylemem gerekmişti.

Otelde ki odama girdiğimde vakit kaybetmek istemedim. Hemen üzerimi değiştirip çıktım. O sırada çalan telefonumu cebimden çıkarıp arayana baktım. İtalya'daki Türk arkadaşım arıyordu.

"Kardeşim, nasılsın? İndin sanırım uçaktan?"

"İyiyim kardeşim. Evet indim oteldeydim bende."

"Ben şey diye aramıştım. Motorun ve diğer eşyaların bir kaç güne Türkiye'de olur."

"Teşekkür ederim ilgilendiğin için."

"Ne demek her zaman. Sen oralarda uzun kalacaksın sanırım."

"Evet kalmayı düşünüyorum. Ama belki de bir bakmışsın tekrar oradayım."

"Umarım öyle olur özletme kendini."

"Pekela, görüşürüz."

"Kendine iyi bak."

Diyen arkadaşımla aramayı sonlandırmıştım. Tekrardan bir taksi çevirip kiraladığım evi görmeye gidiyordum. Ona göre de eşya seçecektim.

Bütün işlerimi bitirip tekrardan otele döndüğümde yorgundum. Yarın eşyalarımın evde olmasını istiyordum. O yüzden yarında yorulucağımı hissettim. Ama bir kaç bir şeye bakmalıydım. Resim çantasını açıp içindeki önemli bir resmi  kontrol etmek istedim. Ama açtığımda resim yoktu. Bütün resimleri saçmıştım etrafa ama onu bulamıyordum. O benim en önemli eserimdi. Herkese basit gibi görünse de üstünde durulması gereken bir resimdi. Düşündüm,düşündüm nerede düşürmüş olabilirdim. Aklıma gelen şeyle ufakça gülümsedim. Kafedeyken resimlerinin ıslanıp ıslanmadığına bakmak için çıkarmıştım. Belkide o sırada uçtu ve farketmedim. Tek dileğim çöpe atmamalarıydı.Yarın ilk işim kafeye gitmek olucaktı.

GÖKKUŞAĞIWhere stories live. Discover now