•Seventeen•

1.3K 98 65
                                    

Önceki bölümü atlamayın lütfen 💚

Yıl 1941

Steve Öldükten 3 Ay Sonra

Ellerinde çiçekler ile boş mezarın önünde duruyordu kumral adam. Ne konuşuyor ne de ağlıyordu. Sadece duruyordu.

İçine derin bir nefes çektikten sonra Kaptan Amerika için yapılmış ama içinde hiçbir bedenin olmadığı mezarın yanına adımladı. Yere doğru çöküp elini toprağa koydu ve hafifçe yutkundu.

"Steve, Steve'im. Ben yapamıyorum. Şu ana kadar tek bir günümüz hile ayrı geçmedi ki bizim. Her sabah kalktığımda senin maviliklerini görmek istiyorum fakat göremiyorum." Bucky gözünden damlayan bir damla yaşı silmedi.

"Ben, ben bir beşik almıştım. Merak etme, bir tarafı mavi diğer tarafı pembeydi. Sadece pembe almadım.

Amacım sana sürpriz yapmaktı. Sen ve bebeğimiz öldükten dört gün sonra geldi o beşik.

Yatağımızın yanına koydum. Sabahları kalktığımda bakıyorum ona. İçi boş fakat bir bebek varmış gibi düşünüyorum.

İkimizin bebeği.

Sen gelip bana sarılıyorsun ve büyük bir tebessümle garip garip sesler çıkartan bebeğimize bakıyorum.

Bugün bebeğimizin dördüncü ayı olacaktı."

Bucky hafifçe gülüp toprağın üzerine oturdu ve kafasını beyaz mermere dayadı.

"Karnın şişerdi. Ben de senin o şişkin karnını severdim. Dalga da geçerdim tabii. Sen bana trip attığında gönlünü almak için türlü türlü şekillere girerdim.

Cinsiyeti de belli olurdu hem. Gidip çeşit çeşit kıyafetler alırdık.

Bir de hani ben hep kız çocuk derdim ya o konuda ciddi değildim.

Benim oğlum olsaydı onunla balığa giderdim, futbol da öğretirdim. Hatta kızlar nasıl tavlanır onu gösterirdim.

Tamam, şaka yapıyorum. Eminim ki şu an bana kızıyorsun.

Steve, ben sana bir şey demek için geldim buraya bebeğim.

Dayanamıyorum.

Ruhum sensizliği kaldırmıyor artık.

Senin için yaşamak istedim fakat olmuyor Steve. Sensiz yaşamıyorum.

Kokun, sesin, tenin, bakışların, varlığın olmadan ben yapamıyorum güzelim.

Güçlü değilim sensiz.

Lütfen beni affet olur mu?

Ama ben seni çok özledim."

Bucky elindeki çiçeği toprağın üzerine bıraktıktan sonra ayağa kalkıp mezar taşının üzerindeki Steve Rogers yazısına bir öpücük bıraktı ve sersem adımlarla mezarlıktan çıktı.

Arabasına bindiğinde hiçbir şey yoktu zihninde. Sadece karanlık vardı onu çeken. O karanlığa doğru gitmeye başladı.

Bir süre sonra uçurumun kenarına gelmişti. Arabadan indi ve uçurumun kenarına doğru adımlamaya başladı.

Beyaz kara baktı en başta. Eskiden Steve ile saatlerce kar topu savaşı oynardı.

Dudaklarında belli belirsiz bir tebessüm oluştu. Birazdan dedi birazdan tekrar dokunacağım sana sevgilim. Tekrar alacağım ellerini ellerimin arasına. O güzel gözlerini tekrardan bakacağım. Kokunu içine çekeceğim.

Bucky gözlerini kapatıp geriye döndü ve kollarını iki yana açtı.

"Seni seviyorum, Steve. Sen her zaman seviyorum."

Kendisini boşluğu bıraktığında aklında sadece sevdiği adam vardı. Her zaman olduğu gibi.

× • ×

"Demek ki Kaptan Amerika'nın sevdiği adam bu."

"Evet, efendim. Yaşıyor. Kar onu hayatta tutmuş."

"Yaralarını sarın, metal bir kol takın, hafızasını silin ve dondurun. Zamanı geldiğinde ona ihtiyacımız olacak."

"Elbette efendim."

Adam baygın olan Bucky'e bir kez baktıktan sonra gülümseyerek kafasını salladı.

"Aramıza hoş geldin Kış Askeri."

мy тwo dαdѕ » ѕυpeтғαмι̇ly•StuckyOnde histórias criam vida. Descubra agora