•Seven•

1.7K 126 103
                                    

Yıl 1941

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

Yıl 1941

"Şimdi burada bizim çocuğumuz mu var?" dedi Bucky elini Steve'in karın kaslarına koyarken. Sarışın adam büyük bir tebessümle kafasını sevgilisinin omuzuna koydu.

"Evet, bizim çocuğumuz." dedi gözlerini kapatırken. Bunu ilk öğrendiğinde Bucky'nin kendisine büyük bir şaka yaptığını düşünmüştü ama doktorun ciddi yüz hali buna inandırmaya yetmişti.

"Ben, Albay Phillips'i arayacağım..." dedi Bucky, sevgilisinin kafasını tutup koltuğa koyarken. "Bundan sonra görevlere gitmek yok."

"Ne..?" diyerek kafasını kaldırdı sarışın adam. "Bucky, Red Skull'un hemen ensesindeyiz. Bunun farkındasın, değil mi?"

"Senin karnının içinde bir yaşam var, Steve. Bir canlı var ve bu canlı bizim çocuğumuz. Sen de bunun farkındasın, değil mi?"

"En azından Red Skull'u yakalayana kadar...-"

"Bu konu tartışmaya kapalı, sarışın. Sana ve bebeğimize bir zarar gelirse ben yaşayamam."

Steve dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladığında, Bucky eğilip Steve'in alnına büyük bir öpücük bıraktı.

"Seni çok seviyorum."

×

Evdeki sessizliğe karşı kaşlarını çattı Peter. Normalde şimdi hem sarışın hem kumral babası mutfakta ya öpüşmekle meşgul olurlar ya da yemek yaparlardı.

"Baba!?" diyerek seslendiğinde merdivenlerden inen adım seslerini duydu. Hemen ardından da sarışın babasını görmüştü.

"Babam nerede?" diye sordu kaşlarını çatarken. Steve oğluna yalan söylemek istemediği için yanına gidip saçlarına bir öpücük bıraktı.

"Babanla biraz tartıştık ve şimdi onu almaya gidiyorum."

"Ne? Nasıl!? Siz asla kavga etmezdiniz!"

"Kavga etmedik, oğlum. Sadece tartıştık."

"Babam nerede peki?"

"Bilmiyorum ama bulacağım."

"Sorun neydi?"

"Bunu daha sonra konuşuruz, Pet. Tony'i ara, yanına gelsin... Ve lütfen parti vermeyin."

"Lütfen barışın." diyerek babasına sarıldı Peter. Steve ufak bir tebessümle oğluna sıkıca sarıldı.

"Biliyorsun. Biz babanla asla küs kalamayız."

"Sizi seviyorum."

Steve geriye çekilip oğlunun saçlarını karıştırdı ve masanın üzerinden arabasının anahtarını alıp hızla garaja gitti. Bucky'nin nerede olduğu hakkında ufak bir fikri vardı.

X

Sessiz adımlarla eşinin yanına gitti Steve. Eşi ayaklarını aşağıya sarkıtmış hırçın denizi izliyordu.

"Beni ilk burada öpmüştün..." dedi Steve ellerini cebine koyarken. Bucky bir şey dememişti. "Kendime demiştim ki 'eğer bu sadece bir hayalse kendimi bu uçurumdan aşağıya atacağım.' ama değildi. Gerçekti, gerçekten de beni öpmüştün."

"Yalnız kalmak istiyorum." dedi Bucky soğuk bir sesle. Steve ellerini cebinden çıkartıp eşinin yanına oturdu.

"Pekâlâ. Beraber yalnız kalalım."

"Steve, şu an sana çok sinirliyim ve kaba bir şey deyip seni üzmek istemiyorum. Git lütfen."

"Pekâlâ." dedi Steve ayağa kalkarken. Daha sonra sırtını uçuruma döndü.

"Ne yapıyorsun?" diye sordu Bucky kaşlarını çatıp ayağa kalkarken. Steve gülümseyerek kollarını iki yana açtı.

"Ama sen de benimle gelirsin."

Daha sonra kendisini geriye doğru bıraktı. Bucky gülerek kafasını iki yana salladı ve hızla Steve'in peşinden o da atladı.

Denizin içinde eşi ile buluştuğunda onu yakasından tutup kendisine çekti ve dudaklarını birleştirdiler. Bir süre sonra nefessizlikten dolayı suyun yüzüne çıkmak zorunda kalmışlardı.

"Delisin sen." dedi Bucky, sevdiği adamın yüzünü ellerinin arasına alırken. Steve gülümseyerek yanağını Bucky'nin avucuna bastırdı ve gözlerini kapattı.

"Özür dilerim. Senden bir şey saklamayacağım. Eve gidince her şeyi tüm detayları ile anlatacağım."

"Söz mü?"

"Söz."

Bucky, Steve'in yüzünü tutup kendisine çekti ve dudaklarının buluşmasına bir kez daha izin verdi.

Bu sırada ev

"Baban böyle tombul tombul olmuştu..." dedi Tony kahkaha atarken. "Kaslı adam gitti yerine huysuz ama sevimli biri geldi. Bazenleri kafamı babanın şişmiş karnına koyar ve seni dinlerdim."

"Peki ya Bucky babam seni kıskanmaz mıydı?"

"Biliyorsun, Bucky, sen babanın karnında 6 aylıkken geldi."

"Babamgil bana onu anlatmıyorlar. Neden?"

Tony gülümseyerek Peter'ı kendisine çekti ve çenesini oğlanın başına koydu.

"Onlar için zor bir zaman dilimiydi. Özellikle Steve için. Zamanı geldiğinde anlatacaklardır."

Peter buna ne kadar inanmasada kafasını salladı ve televizyonu açtı. Madem parti yapamayacaklardı en azından bir film izleyebilirdi. Hem belki de Tony'e bugün okula yeni gelen sarışın kızı anlatırdı...

мy тwo dαdѕ » ѕυpeтғαмι̇ly•StuckyOnde histórias criam vida. Descubra agora