•Six•

1.7K 121 136
                                    

/ Önceki Bölümü Atlamayın Bebişlerim /

/ Önceki Bölümü Atlamayın Bebişlerim /

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.

Yıl 1941

"Steve, iyi misin?" diye telaşla sevgilisinin yanına gitti Bucky. Sarışın adam hızla dönen başını tutup diğer eliyle de sevgilisinin kolunu tuttu ve dengede durmaya çalışıyordu.

"İyiyim, sadece hızlı kalktığım için başım dönmüş olmalı." diye mırıldandı sarışın adam. Bucky sevgilisini tutup koltuğa oturttu ve sarı saç tutumlarını geriye itmeye başladı.

"Serumdan sonra bünyenin güçlendiğini sanıyordum."

"İlk defa böyle bir şey oldu." diye mırıldandı Steve kafasını koltuğun sırtlığına yaslerken. Birkaç saniye durduktan sonra hızla ayağa kalkıp kendisini tuvalate kilitledi.

"Steve! Steve! Aç kapıyı, güzelim. Hadi." diyerek kapıya vurmaya başladı kumral adam yalvarırken. Birkaç dakika sonra kapı açıldığında Steve'in beyazlaşmış yüzü ile karşı karşıya geldi.

"Meleğim, hastaneye gidiyoruz..." dedi emir verici bir sesle. Steve tam bunu reddedecekti ki Bucky kafasını iki yana sallayıp sevgilisinin ceketini aldı ve omuzlarına koydu. "İtiraz istemiyorum. Gidiyoruz. Üç gündür ölü gibisin, fark etmediğimi sandın?"

Steve, Bucky'nin inadını bildiği için bir şey diyemeden kabul etti ve tüm ağırlığını sevgilisine verdi. Arabaya bindiklerinde Bucky hızla -bu arabalarda hız ne kadar olursa tabii- hastaneye sürmeye başladı. Normalde uzun olmayan yollar sanki şimdi başka bir ülkeye gidiyormuş gibi uzun gelmişti kumral adama. Sevgilisi serumu alalı 4 ay olmuştu ve ilk defa onu böyle görüyordu. Serumdan önce bu tür olaylar fazlasıyla oluyordu ama serum vücuduna iyi gelmişti ya da gelmiş olmalıydı.

"Belki de serumun etkisi geçiyordur." diye fısıldadı Steve güçsüz sesiyle. Bucky kafasını iki yana olumluzca salladı.

"Howard böyle bir şeyin mümkün olmadığı söyledi."

Steve bir şey demeden gözlerini kapattığında kumral adam arada bir sevgilisine bakıyor daha sonra tekrar yola dikkat ediyordu. Bir süre sonra hastaneye gelebilmişlerdi. Bucky, Steve'i kucağına alıp hastaneye girerken hızla sedye ile doktorlar ve hemşireler gelmişti.

Steve'in Kaptan Amerika olması sayesinde ilgi iyiydi ve Bucky bundan dolayı biraz rahatlamıştı. Yine de sevdiği adam içeride kendisi dışarıda olduğundan dolayı kalbi korku ile atıyordu. Yarım saatin sonunda doktor şaşkın yüz ifade ile çıkmıştı odadan.

"Sevgilimin nesi var?" diye sordu Bucky telaşla. Doktor gözündeki gözlüğü çıkarttıktan sonra şaşkın gözlerle bir elindeki dosyaya bir Bucky'e bakıyordu.

"Galiba serum Bay Rogers'ın hormanlarını tamamiyle etkilemiş."

"Ne demek bu?"

"Yani Kaptan... Bunu nasıl diyeceğimi bilmiyorum."

"Lütfen açık olun."

"Bir çocuğunuz olacak, Bay Barnes. Sevgiliniz 4 haftalık hamile."

×

Steve gözlerini zorlayarak açıktan sonra en başta sağına baktı. Daha sonra yavaşça sol tarafına döndüğünde kendisine soğuk bir şekilde bakan eşi ile göz göze geldi.

"Bunu yaparken ne düşünüyordun..?" diye mırıldandı yavaşça yataktan kalkarken. Daha sonra çatık kaşları ile Bucky'e tekrardan döndü. "Neden yaptın bunu?"

"Dosyanın içindeki belgeler nerede, Steve?"

"Seni ilgilendiren bir şey olsa söylerim, değil mi?"

"Biz evliyiz, Steve! Seni ilgilendiren her şey beni de ilgilendirir!"

"Benim de gizli şeylerim olabilir!"

"Olamaz..!" Bucky parmağındaki yüzüğü sarışın adama gösterdi. "Eğer ikimizin de parmaklarında aynı yüzük varsa aramızda gizli saklı bir şey olamaz! O lanet uçağı denize düşürmeden bir gün önce bana demiştin ki 'senden bir şey saklamıyorum.' meğerse sevgilim, üstelik hamile olan sevgilim, düşmanlarınızın peşindeymiş! Bir gün sonra, tam bir gün sonra senin öldüğünü, kendini feda ettiğini öğrendim ben..!" Bucky'nin bağırmaktan sesi kısılsa bile bunu umursamadan devam etti. "Senin karnında çocuğumuz vardı! Ben o gün hem seni hem çocuğumuzu kaybettim ve bir yıl boyunca her gün kendimi suçladım! 'Eğer biraz daha ısrarcı olsaydın şu an hem sevdiğin adam hem çocuğun burada olurdu' dedim. Her akşam gözlerimi kapattığımda sabaha açmayaya umut ettim! Ben her gün ölmek istedim! Senin yüzünden yaşadım tüm bunları! Eğer benden saklamasaydın, Zemo'nun peşinden gidiyorum deseydin ben de gelirdim seninle! Öleceksek de beraber öldürdük ama sen benden bunu bile esirgedin! Şimdi yine aynısını yapıyorsun! Yine benden bir şeyler saklıyorsun! Biz neyiz, Steve!? ya da ben senin için neyim? Tony bile biliyor neler çevirdiğini ama ben bilmiyorum! Benim senin eşinim, Steve! İş arkadaşın değil!"

Steve dolu gözlerle baktı Bucky'e. Tüm bunları ilk defa duymuştu. Buzdan çıkalı on beş yıl olmuştu ve Bucky ile kez dile getirmişti içinde biriktirdiklerini.

"Bucky, ben çok özür dilerim." dedi titrekçe. Daha sonra ayağa kalkıp Bucky'e sarılmak için hamle yapmıştı ki kumral adam kafasını iki yana sallayıp bir adım geriye gitti.

"Benim senin için kim olduğumu hatırlayınca beni ararsın."

Başka bir şey demeden hızla odadan çıktığında Steve sadece karşısındaki boş duvara bakmaya başladı.

×

Bucky sonuna kadar haklı.

мy тwo dαdѕ » ѕυpeтғαмι̇ly•StuckyKde žijí příběhy. Začni objevovat