•Twenty•

1.3K 99 116
                                    

"Bir dakika." dedi Bucky kaşlarını çatıp bir adım öne gelirken. "Oradan bakınca benim ailem Hydra ile savaşma derneği gibi mi görünüyor?"

Tony iki kaşını kaldırıp en başta Steve'e baktı daha sonra tekrardan Bucky'e döndü. "Eşin Kaptan Amerika, bunu biliyorsun değil mi?"

"Olmaz, ben daha ne maddesinden bile yapıldığı belli olmayan bir cisimle oğlumu savaştırtmam."

"Sadece Peter değil, biz de savaşacağız. Fakat Peter'ın duyuları hepimizden daha iyi. Onu hisseder ve Eddie ile bir oldukları zaman diğerlerine karşı başarı kazanabiliriz."

"Diğerleri? Elbette... Bu çocuk daha on yedi yaşında! Onun şu an arkadaşları ile okul gezisine gitmesi lazım, ne olduğu belli olmayan bir varlıkla savaşması değil!"

"Bebeğim, bebeğim." diyerek Bucky'nin kolunu tuttu Steve. "Tamam, bir saniye sakin olmal...-"

"Steve, senin şu sakinliğin beni deli ediyor!" diyerek geriye doğru bir adım attı Bucky. "Oğlumuz, hadi oğlumuz olduğu gerçeğini geç, 17 yaşında bir çocuk bu! Sence de biraz endişelenmemiz lazım değil mi!?"

"Burada ben de varım." dedi Peter sıkkın bir nefes verirken. "Belki bu fikri 17 yaşındaki çocuğa sormalısınız?"

"Soracağım en son kişi sensin!" dedi Bucky sinirli bir sesle. "Kahraman olmak için ölüp bitiyorsun! Yeter! Anladınız mı!? Yeter! Ben birini daha kaybedecek güce sahip değilim! Bunu hiç mi göremiyorsunuz!?"

Bucky dolan gözlerini saklamak için hızla odadan çıkarken Steve de peşinden gitmişti. Dışarıya çıktıklarında Bucky'nin kolundan tutup kendisine çekti.

Bucky kafasını Steve'in göğsüne koyup yavaş yavaş kendisini yere bırakırken Steve'de onunla beraber gidiyordu yere doğru.

"Çok yoruldum." dedi Bucky hafifçe Steve'in göğsüne vururken. "Kahramanlıktan çok yoruldum Steve.  Durmadan sizi kaybetme korku ile yaşamaktan çok yoruldum."

Steve eşine daha sıkı sarılıp saçlarına öpücük bırakıyordu onu sakinleştirmek için.

"Bucky, Bucky'im. Sen benim her şeyimsin. Senin tek bir damla gözyaşına kıyamam ki ben güzelim."

Bucky'den bir hıçkırık duyduğunda onu durdurmadı Steve. Çünkü Bucky'nin dolu olduğunu biliyordu. Ağlayarak kendisini rahatlatmalıydı.

"Steve." dedi kumral adam kafasını eşinin göğsüne daha fazla bastırırken. "Lütfen gidelim. Ne olur."

"Ama gidemeyiz ki sevgilim. Arkadaşlarımızı yüz üstü bırakamayız böyle bir durumda."

Bucky, Steve'in haklı olduğunu bildiği için sustu.

Yıl 2011

Steve 5 Aylık 3 Haftalık Hamile

"Buraya gelmemeliydim." dedi Steve maloz yığının arasından geçmeye çalışırken. Sadece biraz nefes almak için üstten ayrılmıştı ve çarşının ortasında bir savaşa dahil olmuştu. Neyse ki yenilmezler hızla gelmişlerdi.

Steve elini şişkin karnına koyup hafifçe öne eğildi. Hamilelik sürecinin zor olacağını biliyordu ama bu kadar olacağını tahmin etmemişti.

"Ah, oğlum. Neden bu kadar ağırsın ki?"

"Yüzbaşı, neredesin?"

"Tony ben binanın içindeyim. Çıkmaya çalışıyorum."

"Zırh göndereceğim sana."

мy тwo dαdѕ » ѕυpeтғαмι̇ly•StuckyDonde viven las historias. Descúbrelo ahora