Hep birlikte sadece içiyor, konuşuyor ve gülüyordunuz. Canavarlar, intikam isteyen kızgın ruhlar, kıyamet konuşmaları olmadan bir gün geçiriyordunuz. Bu hepiniz için güzel bir şeydi. Yavaş yavaş sarhoş olmaya başlıyordunuz, bunu Sam'in kızaran burnundan ve Dean'in sürekli kıkırdamasından ve az önce içtiğin şişeden sonra vücudundaki gevşemeden anlamıştın, bu bazen tehlikeli konuşmalar yapmanın sağlasa da umursamayıp öbür şişeyi eline aldın. Herkes gibi halinden memnundun ve bu eğlenceli -bir o kadar da tehlikeli- konuşmadan kopmak istemiyordun. Sırayla birbirinizin en saçma ve komik hallerinizden bahsediyordunuz.
"Peki Y/N'nin burbonu Lucifer ile uğraşırken aşırması? Ciddi anlamda desteğe ihtiyacımız var."
Sam'in dedikleriyle gülmeye başladınız.
"Burbon asla gereksiz değildir."
"Y/N'nin bu çılgın hallerini seviyorum, bazen çok huysuz olsa da."
Dean konuşurken kolunu sana sarmıştı. Sana huysuz dedikten sonra onun göğsüne vurdun ve gülmeye başladınız. Hiçbiriniz karşınızda sizi izleyen kıskanç trençkotlunun farkında değildiniz.
Castiel çok sevimli.
(: