Kafede Sam, Dean ve Cas ile dava hakkında tartışıyordunuz.
"İblis işi olabilir."
"Sanmam, kükürt yoktu."
"Melek de olabilir."
"Belki emin değilim."
Sinirle ayağa kalktın, dava iyice çıkmaza girmişti.
"Nereye?"
"Arabaya."
"Tamam, biz de birazdan geliyoruz."
Çocuklar senin sinirinden korktukları için üstelemediler. Bu davayı önemsediğini biliyorlardı. Sen giderken onlar toplanmaya başlamışlardı, seni çok bekletirlerse de kızacağına eminlerdi.
Yürürken birinin seni takip ettiğini hissetin. Temkinli adımlarla yürürken Dean'e arabayı ara sokağa park ettiği için küfürler ettin.
"Buralar bir kız için tehlikelidir, özellikle senin gibi narin bir prenses için."
Adam sonunda sana yetişip konuşmuştu. Kolunu tutmak için elini kaldırırken havadaki elini yakalayıp bileğini kırdın ve suratına tekme atıp adamı yere serdin.
"Bunu yapmaya bir daha cürret etme ve-"
Adamın suratına bir yumruk daha atıp devam ettin.
"bana asla prenses deme!"
Son kez birkaç yumruk atıp adama nefret dolu sözler söyledikten sonra onu serbest bıraktın, adam yalpalayarak oradan koşarak kaçtı. Dean, Sam ve Cas de saklandıkları yerden seni izliyorlardı. Senin bunun üstesinden geleceğini biliyorlar ve senden korkuyorlardı.
"Onunla uğraşmam gerektiğini bana hep hatırlatın."
"Tabi unutabilirsem."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bir sonraki bölüm Elijah ya da Klaus Mikaelson olacak, bu çerezlik bir bölüm oldu. Herkese Sammy'li danslı günler diliyorum.
