73.BÖLÜM

3.3K 231 51
                                    

Selamlar canlarım...

Yepyeni ve aşk dolu bir bölümle daha sizlerleyim.

Sevgi ve aşkın dibine vurmaya hazır mıyız bakalım?

Tamam.. Hemen başlayalım o zaman..

Keyifli okumalar güzellerim. 

Yorum ve oylarınızı sevgiyle beklemekteyim.

Bölüm müziğimiz; AliFiru - İhtilal 

************************************

''Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?

Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.''

Can Yücel

********

Bölüm afişimizi bu sefer burada paylaşmak istedim

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.


Bölüm afişimizi bu sefer burada paylaşmak istedim.
Nasıl olmuş sizce?
Bundan sonra burada paylaşayım mı yoksa yukarıdaki görsel kısmında mı?
Düşüncenizi paylaşırsanız sevinirim canlarım.😊👉

*******

Yeni güne beni sarmalayan kolların sıcaklığıyla uyandım. Her zamanki gibi burnumu kokusunu en iyi aldığım yere boynun çukuruna gömmüştüm. Burnumu tenine sürdükten sonra doyamayacağımı bile bile kokusunu derin derin içime çektim. Gözlerimi açmadan kollarımı beline daha sıkı sarıp huzurla gülümsedim. Bu adam bana öyle bir gelmişti ki, şairin dediği gibi kalbimde kendinden başkasına yer bırakmamıştı. Kalbim, hayatım onunla öyle doluydu ki yanımda olmadığında kendimi garip bir boşluğun içinde buluveriyordum. Oğlumdan sonra hayatıma aldığım, kalbimi sonuna kadar açtığım tek erkekti. Onun benim için yaptıklarını daha önce hiç kimse yapmamıştı. Evleneni iki hafta olmasına rağmen onunla bir ömrü hiç sıkılmayacağımı anlamıştım. Aramızdaki çekim öyle kuvvetliydi birbirimizin gözüne baktığında ne demek istediğimizi anlıyorduk. Biz her şeyden önce birbirini çok iyi anlayan dosttuk. Bu da ilişkimizi daha da güçlendiriyordu. Neredeyse iki haftadır burada, Maldivlerdeydik. Her günümüzü farklı bir aktivite ile geçirmiştik. Bir gün Şnorkel ile dalış yapmış ve denizin altını keşfetmiştik. Buranın en iyi yanlarından biri de spalarıydı. Harikaydı.. İkimizde yorgunluklarımızı atacağımız bir spa yaptırmıştık. Bir diğer gün tekne ile açılıp diğer adaları gezip, keşfetmiştik. Çocuklar gibi kıyıdaki iskelede bisiklet sürmüş, genç aşıklar gibi kumsalda el ele yürümüştük. Bir gece sahilde otururken denizin kıyısında oluşan mavi parıltıları görmüş ve hayretle izlemiştik. Sanki gökyüzündeki yıldızlar denize inmiş gibiydi. Öyle güzeldi ki.. Bu manzarayı Mısra ile birlikte daha önce izlediğim bir Hint filminde görmüştüm ama varlığına inanamamıştım. O anı canlı canlı görmek, yaşamak harika bir şeydi. Burada yani evde baş başa kaldığımız zamanlar ise bize özeldi. Dışarıdaki dünyadan uzakta sadece ikimiz.. Onunla geçen her bir an çok güzeldi. Biri bizi görecek mi, duyacak mı endişesi olmadan bol bol kahkaha atıp, eğlenmiştik. İki gündür evden uzaklaşmamıştık. Bize kalan son zamanları burada baş başa geçirelim istemiştik. Bu yüzden iki gündür yemekleri buraya getirip bırakıyorlardı. Sırat ile geçirdiğim her an değerliydi benim için ama en çok onun gözlerime dalıp gittiği anları seviyordum. Böyle mavi gözleriyle okşayarak, değerli bir mücevhere bakar gibi aşkla bakıyordu gözlerime ve işte o an dünyadaki her şey duruyordu geriye ise sadece gözlerindeki o cennetim kalıyordu. Bazen sessizce oturup sadece birbirimizin gözlerine dalıp gittiğimiz anlar oluyordu. İşte o anlarda tenine dokunmadan bir insanın sadece bakışlarıyla kalbine nasıl dokunabildiğine şahit oluyordum. Sonrasında yaşadığımız o özel anlar aklıma gelince vücut ısımın yükseldiğini hissettim. Sevdiğimin kokusunun kaynağına burnumu tekrar bastırarak mutlulukla ağzımdan bir mırıltı çıkardım. Burnumu tenine sürterek yüzüne doğru çıkardım. Hafif çıkmış sakallarının tenime dokunuşu içime sıcacık bir ürperti yayıyordu. Bu hissi seviyordum. Başımı hafifçe geri çekip gözlerimi açtım ve yanımda yatan yakışıklı kocamı izledim. Bir kaç haftadır güneşte hafif bronzlaşan teni bakış açıma girince istemsizce iç geçirmiştim. Daha önce de çok iyiydi ama bu hali ona çok yakışmıştı.  Sonra yukarı çıkarak yüzünde bakışlarımı gezdirdim. Önceki gecenin izlerini taşıyan uzamış dağınık kahverengi saçları alnına dökülmüştü. Bir kadını bile kıskandıracak derecede uzun ve kıvrımlı olan kirpikleri o sevdiğim mücevherlerini örterek yağına değiyordu. Elimi yüzünde gezdirme isteğini bastıramadım ve geri koynuna doğru sokulup teninde soluklandım. Onun uykulu boğuk sesini duyunca yüzümde huzurlu bir gülümseme oluştu. 

EZRA (KALBİMİN PUSULASI SERİSİ 1)Onde histórias criam vida. Descubra agora