36.BÖLÜM

7.1K 375 50
                                    

Selamlar güzel okurlarım..

Kısa bir aradan sonra kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Sizleri biraz fazla beklettim biliyorum ama programım ancak düzene oturdu.Sınavlar bitti ama yazarcığınız rahat durur mu?Tabi ki hayır..Geçte olsa gidip kursa kaydoldum ve aynı hafta da derslere başladım.Hafta içi program o kadar yoğundu ki sizlere bölümü hemen getiremedim canlar.Kusuruma bakmayın lütfen olur mu?Ama derslerimi düzenleyip hemencecik geri geldim ve bölümleri yazdım.

Eee..Ben buralarda yokken siz neler yaptınız?Nasılsınız?

Ezra'yı ve Sırat'ı özlediniz mi bakalım..

Hadi o zaman kaldığımız yerden devam edelim.

Bakalım bu bölümde neler olmuş.Aşıklarımız neler yapmış.

Keyifli okumalar canlarım!..

Yorum ve oylarınızı eksik etmeyin olur mu?..

Afişte; Sırat,Ezra ve Batın var..

Bölüm müziği; Raviş - Güzel kadın 

************************************

Gülüşüne yağmur damlası çarpsa,

Şiir olur..

Bunu bir ben bilirim,

Birde gökyüzü... 

                                          Cemal Süreya 

******

Bir insan,en çok sevdiğinin gözlerindeki aşkı gördüğünde mutlu oluyormuş.Sevdasını yüreğinde taşıyıp,gözleriyle anlatan bir adamla tanıştığımda anladım bunu..Bir insan gerçekten aşıksa eğer sadece kalp gözüyle de konuşabiliyormuş.Annem ile babamın sadece birbirlerinin gözlerine bakarak nasıl anlaştıklarını hep merak ederdim.Yıllar önce evlendiğimde neden onlar gibi anlaşamadığımızı şimdi anlıyordum.Hayat geçte olsa karşıma Sırat'ı çıkarana kadar da bilmezdim böyle bir duyguyu.Daha önce hissetmediğim ne varsa onunla,beraber geldi hayatıma..Gerçek aşk nasıl bir şeymiş şimdi hissediyor ve anlıyordum.Yıllardır hissettiğim o boşluk şimdi tıka basa Sırat'a olan aşkımla doluydu.Anne olmak çok başka bir şeydi.Orası çok başka bir dünyaydı.Oğlumun kalbimdeki yeri bambaşkaydı.Ama aşk hiç bilmediğim sularda yüzmek gibiydi ve ben onun gözlerinin en derinine dalıp hayata yeniden tutunmuş gibiydim.

Şimdi gerçek aşkımın Sırat'ın gözlerinin içine bakarken zamanında annemin ne demek istediğini anlıyordum.Sevdiğimin adamın gözlerine baktığımda kalbinin içini görebiliyordum.Orada sadece ben vardım.Ve biz sözsüz sadece gözlerimizle konuşabiliyorduk.Hayatımdaki en değerli varlıklarım olan iki erkek,karşımda oturmuş sosa bulanmış yüzleriyle bana dünyadaki en güzel gülümsemeyi bahşediyorlardı.Elimdeki çatalı tabağımın yanına bırakıp gülümseyerek onları izledim.İkisi de hayatıma öyle anlarda girmişlerdi ki..Bana nefes,can olmuşlardı.Oğlumun yüzündeki bu güzel gülümsemesinin sebebiydi Sırat.Beni..bizi böylesine seven,mutlu eden bir adamı sevmemek mümkün müydü?.. Onu nasıl sevmezdim?Oğlumun sosa bulamış ağzını ve tombul ellerini eline aldığı peçeteyle doğal bir iç güdüyle sildiğinde kalbime ılık ılık bir şeyler aktı.Onun gibi bir erkek kalmış mıydı dünya da biliyorum ama çok şanslı olduğumu biliyordum.Onun gibi bir sevgiliye sahiptim.Yakında eşim olacağı düşüncesi ile kalbim hızlandı ve sıcacık oldu.Onun eşi,hayat arkadaşı olmak,her zaman yanında olmak,yanımızda olmasını istiyordum.Biz bir aile olacaktık..Hatta görünüşe göre şimdiden öyleydik.

''Böyle olmayacak biz ellerimizi,yüzümüzü yıkayıp geliyoruz hayatım.''diyerek ayağa kalktı. Eğilip oğlumu kucağına alırken bir yanda da onunla konuşuyordu.

EZRA (KALBİMİN PUSULASI SERİSİ 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin