Sapık! (28. Bölüm)

365 67 26
                                    

İyi Okumalar!

''Babası Chen mi?'' kanım çekilmişti. Bu itirafa bu tepki verilmezdi ama... ama... ama...Veronica başını olumlu anlamda salladığında boğazıma bir yumru oturmuştu. Bu beni aşardı. Bu, bu çok büyük bir olaydı. Ben ne yapabilirdim ki?

Zihnimdeki tüm bilgiler, tüm gerçeklikler, tüm anılarım, tüm duygularım yok olmuştu. Biri silme tuşuna basmış gibiydi. Ben o silme işlemini istemsizce onaylamıştım. Karşımda bana ağlamaktan kıpkırmızı olmuş bir yüz ile bakan kıza ne diyeceğimi bilmiyordum. Geriye doğru bir adım attım. Ben buna bulaşamazdım.

Sen suçlusun! Korkak olma gavur kılıklı.

Babaannemin sesi bilinçaltımdan fırladığında çenemin titremesi bir olmuştu. Benim suçum muydu? Ben ne yapmıştım?

Sevgilisi olan bir oğlanı ayartırsan böyle olur gız

Babaannemin sesi bunu söylediğinde gözlerime dolan yaşlar görüşümü bulanıklaştırmıştı. Amerika da 18 yaşında iki genç nasıl korunmayı bilmezdi!? Suç benim değildi. Değildi.

''İstersen Suzy ile konuşurum. Chen ile barışmanızı sağlarım.'' Demiştim. Buna ben bile şaşırmıştım. Boş olan zihnimden bu cümleler nasıl çıkmıştı? Sanırım ilk defa bu kadar güçlü şekilde bir duyguyu hissediyordum. Suçluluk.

''Hayır, yapma bunu. Beni bir defa aldatan her zaman aldatır. Ben... Ben...'' susup tekrar ağlamaya başladığında uzanıp elini tuttum.

''Bence bu yükü tek başına yüklenmemelisin. Chen ile konuş. Çözüm yolu bulmanız gerekli. Ortada bir bebek var...'' cümlemi elimin sıkılmasıyla yarıda bıraktım.

''Bebek yok. Bebek yok. İstemiyorum! 18 yaşında anne olamam fiziğim bozulur. Bana bak Amerika güzeli olabilirim. Beni aldatan adamın çocuğunu istemiyorum.'' Dediğinde elini bıraktım. O bırakmamıştı. Ben böyle bir şeyde olamazdım. Karşımda bir cana kıymak isteyen kişi can düşmanımdı. Ne olursa olsun kendine bunu yapmamalıydı. Yıllar sonra belki bu yaptığı için pişman olacaktı. Hem bir Müslümandım buna nasıl ortak olabilirdim?

''Üzgünüm, çok üzgünüm ben buna ortak olamam.'' Elimi zorla onun elinden kurtarmak istedim. Bunu yapacaksa bile chen ile karar verip yapmalıydı. Benim hattim değildi, benim sırtlanabileceğim bir günah değildi.

''Korkuyorum. Senden başka kimseye söyleyemedim. Sen Chen'in nasıl biri olduğunu biliyorsun. Çocuğuna babalık yapabilecek biri değil. Hayallerim var. Oraya tek gidemem. Eğer tek gitmek zorunda kalırsam ölmeyi seçerim. Hem ben hem karnımdaki ölürüz. Beni yalnız bırakma. Lütfen.'' Dedikten sonra elimi bırakmıştı. Kafamı olumsuz anlamda sallayarak tuvaletten koşarak çıktım. Boş koridorda durup etrafıma bakındım. Ne yapacaktım? İntihar etmekten mi bahsetmişti? İkisi birden mi ölecekti? Ya bebek? Bebeğine karnındaki diyordu!

''Naomi!'' ben koridorda nefes almaya çalışarak etrafıma bakınırken uzaktan terli şekilde bana koşa Chen'i gördüm. Chen! Ona anlatmalıydım. O, o bebeğin babasıydı. O çıkış yolu bulmalıydı bebeğin annesiyle. Chen doğru koştum. O bana doğru koşuyordu. Ben ona doğru.Bana yaklaştığında yavaşlamıştı ama ben yavaşlamadım. Kolundan tutup çekiştirerek tekrar koşmasını sağladım. Ders umurumda değildi. Hiçbir şey umurumda değildi.

Diğer koridorun sonunda olan gazete odasına girip kapısını üzerimize kilitledim. Sırtımı kilitli kapıya yaslayıp yere çöktüm. Deli gibi ağlamak istiyordum ama öncesinde nefes almalıydım. Koştuğum için artık nefes nefese kalmıyordum ama duyduklarım kalbimin üzerine çökmüştü. Yaşamım bu yükler arasında eziliyordu.

''Naomi...'' çökmüş nefesimi düzeltmeye çalışırken Chen tam karşımda eğildi. ''Özür dilerim, o gün Veronica'nın peşinden gitmemeliydim.'' Dediğinde gözlerinin içine baktım. Söylediklerinin samimi olup olmadığını anlamak istiyordum ama midemdeki kelebekler bana ihanet ediyordu. Bu aciz durumuma ağlamak istiyordum. Öylede oldu. Sol yanağıma düşen yaşla burnumu çektim.

Not:Cezalısın!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin