Senin İçin Gelmedim! (2. Bölüm)

685 134 45
                                    

Not: bir önceki bölümü 61 kişi okumuş 17 kişi beğenmiş 3 kişi yorum yapmış. Hak? Kime göre neye göre değil mi? Haklısınız insan emeğinin karşılığını almak istemez(!)

Naomi;

Kötü his yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Altı öğrenci birbirimize bakıyorduk. Bayan Martin bu durumdan memnun gibiydi.

''İyi anlaşacağınızı düşünüyorum. Kendileri neden ceza aldıklarını anlatırlar size... Bu okulun gençlerine neler oluyor? Uyuşturucu kullanmıyorsunuzdur umarım... Neyse okul gazetesine işledikleri suçları anlatan bir yazı yazmalarını istiyorum. Enerjilerini ceza almak yerine daha güzel işlere harcamalılar. Bir sonraki baskıya kadar vaktiniz var. Suzy ve Naomi eğer onlar başarısız olursa sizde ceza alırsınız.'' Dediğinde Bayan Martin'e cevap vermek için ağzımı açtım ama o elini kaldırıp beni susturdu. ''Beni hayal kırıklığına uğratmayın.'' Arkasını dönüp odadan çıktı. Kapının kapanma sesi odadaki son ses olmuştu. Hepimiz birbirimize bakıyorduk. Ben masada oturmuştum, Suzy kendi masasının arkasında sandalyede oturuyordu elinde çubukları vardı şaşkınlıktan yemeğine devam dahi edememişti, Madison Suzy'nin masasına yakındı, Olivia kapıya yakındı, Steven ve Tracy yanyana dikeliyordu. Neden? Hala bunu sorguluyordum. Cezayı neden biz alıyorduk? Benim tek suçum boş derste gazete odasında olmamdı.Bayan Martin inatçı biriydi. Bir karar verdiyse asla geri dönmezdi. Bu iş başıma kalmıştı. O yüzden kolları sıvamalıydım. İlk konuşan ben oldum.

''Merhaba... Kusura bakmayın pek misafirimiz olmuyor. 4 tane sandalyemiz var...'' bizim oturduğumuz sandalyeler dahil dört sandalye vardı. Ben masada oturduğum için 3 tanesi boştu. Suzy kendi sandalyesinde oturuyordu. Tracy bunu söylediğimde hiç düşünmeden ona yakın ilk sandalyeye oturdu. Bu kız Mary'nin anlattığı kadar bencil olmalıydı yada çok yorgundu. Ön yargıda bulunmak istemiyordum. Resmi olarak tanışmamıştık bile ön yargı doğru olmazdı. Steven diğer sandalyeye ilerlediğinde oturacağını düşünmüştüm. Tracy sevgilisiydi ve sevgilisinin yanında oturmak isterdi. O sandalyeyi alıp ona daha yakın olan Olivia'ya verdi. Onun oturmasına izin verdi. Centilmence bir hareketti. Genelde yakışıklı erkekler kibirli ve bencil olmaya meyilli olurdu. Steven şaşırtmıştı. Tracy'e ön yargısız yaklaşmaya çalışırken Steven'a görünüşünden dolayı ön yargıda bulunmam doğru değildi. Sonra bana doğru ilerlemeye başlayınca ellerimi göğsümde birleştirdim. Zaten çok büyük bir oda değildi. Bir şey söylemek istiyorsa yakınıma gelmek zorunda değildi. O masanın etrafında dolanıp sandalyeyi aldı. Nefesimi rahatlayarak verdim.

''Sanırım masada oturmaya devam edeceksin?'' sorusuyla hızla arkama döndüm. Bu kadar yakın olmayı beklemiyordum. Aramızda bir karış vardı. Ben masada bu kadar geriye kaydığımı fark etmemiştim. Steven tek kaşını kaldırdığında cevap beklediğini anladım. Kafamı olumlu anlamda salladım. O da sandalyeyi alıp benden uzaklaştı. Sanırım kızarmıştım. Abim ve babam dışında erkeklerle bu kadar yakın temasta bulunmamıştım. Tabi Chen vardı. Bu yaz başörtüsü takmaya karar vermeden önce Suzy'e gittiğimde Chen ile her fırsatta vakit geçiriyordum. Ben başörtüsü takmaya başladığımda bende uzaklaşmıştım Chen de aynı mesafeyi koymuştu. Aramızda görünmez bir duvar oluşmuştu. Konuşuyorduk ama mesafeyi asla geçmiyorduk. Chen'i düşününce daha da kızardığıma emindim çünkü yanaklarım alev alevdi.

''Madison sandalyeyi alır mısın? Ben ayakta beklerim. Sonuçta sporcu olan benim.'' Arkamdan gelen seslerle kendime geldim. Tekrar arkamı döndüm. Steven aldığı sandalyeyi Madison'a vermişti.

''Senin gibi centilmen birinin onunla nasıl sevgili olduğunu anlayamıyorum.'' Madison sandalyeye otururken Steven yerine Tracy'e baktı. Tracy onu hiç umursamadı. Bacak bacak üstüne atıp sırtını ona döndü. Söylenenler doğruymuş. Ponpon kızların iki kaptanı vardı ve bu iki kaptan birbiriyle hiç anlaşamıyordu.

Not:Cezalısın!Where stories live. Discover now