eighteen

1.5K 195 374
                                    

|25 Haziran, 00:56|

Otobüs sallana sallana giderken Louis başını cama vurmaktan yorulduğunu fark etti ve esneyerek diğer tarafa döndü. Döner dönmez de kendisini izlemekte olan bir çift yeşil gözle karşılaştı. Harry ona sanki Dünya üzerindeki en değerli şey oymuş gibi bakıyordu; gözünü bile kırpmadan, nefes bile almadan.

Louis onun bakışlarından utanarak başını eğerken "Bakma." diye mırıldandı.

"Çok güzelsin, istesem de başımı çeviremiyorum."

Eh, Louis böyle olacağını biliyordu. Harry'yle yan yana oturmak zorunda kalırsa tabii ki böyle olurdu.

Aslına bakılırsa zorunda kalmamıştı. Liam ona 'Hani bir şans verecektin?' dediği için Harry'yle oturuyordu. Ve pekala, birazcık da kendisi istemiş olabilirdi. Çok az ama, fazlasıyla az.

Gecenin bir yarısı kampa gitmek nereden çıkmıştı gerçekten hiçbir fikri yoktu, yine şirketin saçma sapan işleriydi. Buradan önce iki şirkette daha çalışmıştı ama hiçbirinde böyle partiler, kamplar falan olmamıştı. Üstelik gidip de gece yarısı yola çıkarak şehir dışında bir yerlerde kampa gidiyorlardı, inanılmazdı. Normalde olsa Louis asla gitmezdi ama arkadaşları o kadar çok ısrar etmişti ki, mecburen sırt çantasına birkaç kıyafet sıkıştırıp onlarla birlikte otobüse atlamıştı.

Ve şimdi buradaydı. Arkalara doğru bir koltukta, cam kenarında, yanında eşofman takımıyla oturan Harry'yle beraber. En azından Miles önlerde oturuyordu da Louis onu görmek zorunda kalmıyordu.

Uykunun yavaş yavaş bedenini ele geçirmek üzere olduğunu biliyordu, esneyerek başını koltuğa yasladı ve gözlerini kapattı. Neyse ki otobüste çok fazla ışık yoktu, akşam olduğu için loş ışıklar yakılmıştı.

"Louis?"

Harry'nin sesi o kadar yumuşak çıkmıştı ki, Louis uyumaya çalışırken ses duymaktan nefret ediyor olsa da onun sesini duyunca gözlerini araladı.

Harry şirince gülümseyerek bir eliyle kendi omzunu patpatlayınca Louis güldü, ardından başını iki yana sallaya sallaya ona yaklaştı, yanağını gösterdiği yere yerleştirdi. Harry de bir kolunu hemen ona sardı, yanağını saçlarının üzerine yasladı. "Rahat mısın?"

Louis başını aşağı yukarı sallarken "Hm hmm." diye mırıldandı; kim olsa rahat olur, diye düşündü ardından. Çünkü... Hadi ama! Harry çok güzel kokuyordu, omzu çok rahattı ve koluyla sizi sarmalayarak sımsıcak hissetmenize neden oluyordu. Yani Louis'nin yerinde kim olsa Harry'nin kolları arasında çok rahat olurdu, bunun Louis'nin Harry'ye aşık falan olması gibi bir şeyle ilgisi yoktu.

Pekala, Louis bunları düşünmeyecekti. Zamana bırakacaktı. Tıpkı Liam'a söylediği gibi.

Düşüncelerin uzaklaşması için gözlerini daha sıkı kapatıp başını hafifçe iki yana salladı ve Harry'ye biraz daha sokuldu.

**

|07:06|

"Lou, uyan geldik. Hadi."

Saçlarında hissettiği parmakların ve işittiği sesin etkisiyle, mırıldanarak göz kapaklarını araladı. Otobüsün tüm ışıkları yakılmıştı, camdan içeri sızan ışığa bakılırsa sabah olmuştu. Louis yerinden hiç kalkmak istemiyordu; bu yüzden direkt olarak Harry'nin omzuna geri yattı, bir elini de onun göğsünün üzerine bıraktı. "Uyanmak istemiyorum, çok rahatım."

the great escape | l.s.Where stories live. Discover now