three

1.5K 194 638
                                    

|29 Nisan, 12:12|

Louis ve Harry'nin yaptığı anlaşmanın üzerinden tam olarak bir hafta geçmişti. Louis, Miles'a hemen ayrıldıklarından sonraki gün yeni bir sevgilisi olduğunu söylerse işlerin iyice sarpa sarabileceğini düşünmüştü. Bu yüzden birkaç gün beklemeye karar vermişti. Fakat Harry ondan daha heyecanlı ve sabırsızdı, bir hafta boyunca ne zaman sevgili gibi davranmaya başlayacaklarını sorup durmuştu. Yine o anlardan birindelerdi.

"Louis, ciddiyim. Artık beni kandırdığını düşünmeye başlıyorum. Ne zaman öpüşeceğiz biz?!"

Ah, bir de o mesele vardı. Öpüşme meselesi.

"Kapa çeneni, Harry! Öpüşme falan olmayacak dedim."

Louis'nin tüm itirazlarına rağmen, Harry onu öpmeyi kafasına koymuştu. İstese tam o anda yanaklarını avuçlayıp dolgun dudaklarını onun incecik dudaklarının üzerine kapatabilirdi ama bunu Louis'nin de istemesini istiyordu. Kendi isteğiyle Harry'nin kendisini öpmesine izin vermesini istiyordu. Bu yüzden şimdilik tek yaptığı şey, bir çocuk gibi mızmızlanmaktı.

"Sen bunu bana ilk anlattığında kulağa çok eğlenceli gelmişti. Ama hiç de öyle değil! Hiçbir şey yapmıyoruz ve her şey her zamanki kadar sıkıcı. Şirkette hala dedikodumuz çıkmadı, Louis. İnanabiliyor musun? Çıkmadı çünkü hiçbir şey yapmıyoruz."

Harry, kendisinden beklenmeyecek bir şekilde hızlı hızlı konuştuğunda Louis her öğlen geldiği Townsend Restoran'ın kapısının önünde birdenbire durdu. O durunca bir adımlık mesafeyle arkasından yürümekte olan Harry de adım atmayı kesmişti. Anlamayan bakışlarını Louis'ye çevirdiğinde Louis hiçbir şey söylemeden parmaklarını onun parmaklarına kenetledi, ardından boştaki eliyle cam kapıyı ittirdi ve elini tuttuğu adamı da kendisiyle birlikte içeri sürükledi.

Şirketin neredeyse tamamı buradaydı. Harry dahil hepsinin şaşkın bakışları, ikisi içeri girer girmez Louis'yle temas halindeki ellerine döndü. Sanki ikisi içeri girince o tarafta bir patlama olmuş gibi, birdenbire herkes aynı yere bakıvermişti.

Louis köşedeki masada oturmakta olan Miles'ın ela gözlerinin kendisine döndüğünü hissediyordu. Bu yüzden yerinde gergince kıpırdanıp çekinerek Harry'ye biraz daha sokuldu. Eski sevgilisinin olduğu tarafa bakmaktan çok korkuyordu. Ayrıca Harry'nin vereceği tepkiyi de kestiremiyordu, bu yüzden deli gibi gergindi. Az önceki özgüveni birdenbire yok olmuştu.

Fakat hiçbir şey korktuğu gibi olmadı. Harry saniyeler sonra birleşik ellerini ayırıp kolunu onun beline sardı ve Louis'yi biraz daha kendisine çekti. Büyük ellerinden biri Louis'nin bel kıvrımındaydı, diğer elini de Louis'nin minik ellerinden biriyle buluşturmuştu.

Louis bir elini onun büyük avcunun içine bırakmış olduğu için birazcık da olsa rahatlamış bir halde Harry'nin onu kendi masasına sürüklemesine izin verdi. Ufak ufak adımlarla masaya doğru ilerlerken Louis birdenbire Harry'ye ilk kez bu kadar yakın olduğunu fark etti. Önceden hiç dikkatini çekmemişti ama Harry oldukça güzel bir parfüm kullanıyordu. Louis bunun ne kokusu olduğunu kesinlikle bilmiyordu, bu tarz şeylerde berbattı. Ama gerçekten çok güzeldi. Çok hafif ve aynı zamanda ağırdı. Harry muhtemelen çok az sıktığı için kokusu uzak durduklarında duyulmuyordu.

Büyük restoranın içindeki minik cam kapıdan geçip terasa girdiklerinde Louis tenini hafif hafif okşayan ilkbahar rüzgarı yüzünden üşüyerek Harry'ye biraz daha sokuldu. Hala etraftaki birkaç kişinin bakışları ikisinin üzerindeydi ve Harry'nin çok rahat olan tavırlarının tam aksine, Louis çok fazla gergindi.

Harry, onun kolları arasında nasıl gerildiğini fark etmişti, başını hafifçe aşağı eğip kulağına doğru "Sakinleş." diye fısıldadı. "Kimse bir şey yapamaz."

the great escape | l.s.Donde viven las historias. Descúbrelo ahora