four

1.4K 201 539
                                    

|1 Mayıs, 13:04|

Louis, Harry'nin büyük ısrarlar sonucunda kendisine yedirmiş olduğu koskoca bir tabak tavuk yemeği yüzünden şişmiş karnını tuta tuta merdivenlere yöneldi. Belki biraz yürürse o koca tabağı sindirebilirdi.

Harry onun arkasında yürürken, neredeyse gülme krizine girecekti. Louis belki de hayatında ilk kez bu kadar çok yemek yediği için paytak paytak yürüyordu, anlaşılan minik vücudu o kadar yemeği kaldıramamıştı.

"Kapa çeneni, Harry."

Harry neredeyse yaşların birer birer akmaya başlayacağı gözlerini parmaklarıyla ovuştururken derin derin nefesler almaya çalıştı. Louis'ye bakmamaya çalışıyordu çünkü eğer bakarsa yeni bir gülme krizine girebilirdi.

Asansör düğmesine bastığı sırada Louis'nin yanında olmadığını fark edince etrafına bakıp onu merdivenlere doğru yürürken gördü ve "Nereye?" diye seslendi. Bunun üzerine Louis de arkasını dönmeden "Merdivenleri kullanacağım." dedi. "Sayende yaklaşık bir dakika içinde yüksek bir kilo kaybı yaşamazsam sandalyeme otururken biraz zorluk yaşayacağım."

Harry onun yaptığı abartmaya gülerken cevap vermek için dudaklarını araladı, fakat tam o anda yanına gelmiş olan asistanlardan birisi tüm dikkatini dağıttı. Karşısındaki kızın kendisine uzattığı dosyayı hemen imzaladıktan sonra arkasına döndü, fakat Louis'nin yavaş adımlarla da olsa merdivenlerin sonuna varmış olduğunu görünce kızı bir kaşık suda boğmamak adına hemen asansöre girdi. Kız gelmeden önce ne güzel eğleniyorlardı!

Asansöre girer girmez Louis'yi ikinci katta yakalayabilmek adına hemen '2' yazan düğmeye bastı. Fakat asistan kız da kapılar kapanmadan hemen önce onun peşinden içeriye dalmış, iki hafta sonra olacak olan ihaleyle ilgili bir şeyler gevelemeye başlamıştı. Anlaşılan Harry, Louis'yle bugün daha fazla dalga geçemeyecekti.

Asansör ikinci katta durduğunda asansörden indi, asistan da arkasından onu takip ederken konuşmaya devam etti. Harry onun dediklerini pek umursamadan bakışlarını merdivenlere yönlendirse de maalesef tombul bir penguen görememişti. Bu yüzden yavaş adımlarla odasına yönelirken derin bir nefes aldı ve kızın söylediği şeylere kulak vermeyi denedi.

Harry'nin odasına varışından saniyeler sonra Louis merdivenleri çıkmayı bitirmişti. Nefes nefese kalmış bir halde korkuluğa dayandı ve derin derin nefesler alarak dinlenmeye çalıştı. Hadi ama! Abartmıyordu! Gerçekten; hem kendisine getirilen tabak çok fazla büyüktü, hem de Louis onu bitirdikten sonra zorla Harry'ninkinin yarısını da yemişti. Tanrı aşkına, patlayacak gibi hissediyordu!

Nefesleri saniyeler sonra yavaş yavaş düzene girerken başını kaldırdı ve tam karşısından kendisine doğru yürümekte olan kişiyi görüp hızla odasına yöneldi. Belki kapısını kilitlerse Miles onunla konuşmaktan vazgeçerdi?

Kapıya varmasına birkaç metre kala sol kolu sertçe kavrandığında yüzünü buruşturarak arkasına döndü. Ela gözler bomboş bakıyorlardı, Louis onun bakışlarında bir şeyler yakalamaya çalışmışsa da maalesef başarılı olamamıştı.

"Neden ben söylediğimde yapmadın?"

Ela gözler vücudunda gezindiğinde Louis yerinde gergince kıpırdandı ve kolunu geri çekmeye çalıştı. Fakat hâlâ fazla güçsüzdü, çabalamış olmasına rağmen kolunu büyük avucun içinden çıkaramamıştı.

"Lütfen söyle Louis, neden ben söylediğimde yememiştin?"

Louis kesinlikle onun saçma sorularına cevap vermek istemiyordu, "Bırak kolumu." diye sızlandı, kolunu hala kendisine çekmeye çalışırken.

the great escape | l.s.Where stories live. Discover now