twenty three

1.4K 176 194
                                    

|10 Temmuz, 21:03|

"Bana gönder hemen kayıtları, bekliyorum."

Telefon kapanır kapanmaz Louis mail kutusunu açtı ve beklemeye başladı. Bir süre boyunca heyecanla tırnaklarını ısırarak ekrana bakmaya devam etti, beklediği mesaj sonunda geldiğinde sakin olmaya çalışarak kendisine gönderilmiş olan videoyu açtı.

Uzun bir süre uğraşmış olsa da sonunda Harry'nin odasındaki kameraların çektiği görüntüleri bulmuştu, şirketten bir asistanı görevlendirip hepsini izlemesini söylemişti. Asistan da onun dediğini yapmış, bolca zamanını almış olsa da Harry'nin odasında garip bir şeylerin olduğu günü ve dakikayı bulmuştu. Louis onun attığı videonun üzerinde bir mesaj daha gördü ve direkt olarak bunun olayın olduğu gün ve saat olduğunu anladı.

Vakit kaybetmeyerek bir haftalık kaydı hızlı hızlı ileri sardı; arada bir yerlerde Harry'nin kendisini öptüğünü görünce bir an duraksadı, o anı bir de dışarıdan izlemek istedi. Sırıtarak ekrana baktığı sırada Harry içeri girdi, onun yanına yaklaşmaya başladı. "Neye bakıyorsun?"

Louis onun sesini duyar duymaz ekranı kapattı, gülümseyerek "Hiç." dedi. "Önemsiz bir şey."

"Sakın benden bir şey saklama kalkma. Çabuk aç görmek istiyorum."

Louis başını iki yana sallayarak onu yanına çekti, ardından alnındaki saçlarını hafifçe geriye attı. "Sana her şeyi çözünce anlatmak istiyorum, şimdi canın sıkılmasın. Az kaldı zaten."

"Neyi çözünce? Lou, bir şey saklıyorsun ve bu hiç hoşuma gitmedi."

Louis derin bir nefes alarak onun yanağını öptü. "Her şey açıklığa kavuşunca ilk sana söyleyeceğim, yemin ederim. Ama şimdi tadımız kaçmasın, sonra konuşuruz bunu."

Harry omuz silkerek yerinden kalktı, "Sen bilirsin." diye mırıldanıp yeniden mutfağa gitti. Tiramisu tatlısının artık hazır olduğunu düşününce onu dilimlere ayırdı ve Louis'yle kendisine birer tabak hazırlayıp yeniden salona döndü.

Louis onun elindeki tatlıyı görür görmez heyecanla ellerini çırptı ve koltukta dik pozisyona geldi. Harry yanına oturur oturmaz tatlısını onun elinden aldı, hızlı hızlı yemeye başladı.

Birkaç gündür Harry'nin evinde kalıyordu, sürekli onun yanında nefes almaktan ve her gün farklı farklı yemekler denemekten hiçbir şikayeti yoktu. Hayatta en çok sevdiği şeyin yemek olduğunu düşünürdü, ama şimdi Harry yavaş yavaş içine işliyordu. Louis yanında o yokken bazen nefes alamadığını hissediyordu, bu kadar bağlanmak onu arada korkutuyor olsa da kötü düşünceleri uzaklaştırmaya da yavaş yavaş alışmıştı.

İkisinin de tatlıları bitince kalkıp gülüşerek banyoya gittiler, aynanın karşısında yan yana durup diş fırçalamaya başladılar. Louis onu şakayla hafifçe ittirince Harry ilk başta şaşırdı, ardından o da Louis'ye yavaşça omuz attı. Fakat kendisine göre yavaş olan birçok insana göre biraz sertti. Louis de o birçok insandan biriydi, onun itmesi yüzünden yana doğru savruldu ve en sonunda vücudu duşa kabine çarptı.

Harry gülmeyle karışık bir korkuyla onun yanına gitti, ağzı diş macunuyla dolu olduğu için oldukça anlaşılmaz bir şekilde "İyi misin?" diye sordu. Gülmemek için kendini zorladığı belliydi, Louis ona hiç cevap vermeden yeniden lavabonun karşısına geçince de dayanamayarak kıkırdadı.

"Komik değil."

Louis diş fırçalama işini hızlıca bitirip havluya yönelirken Harry de ağzını temizlemişti. "Sadece dokunmuştum, uçtun hemen kabine."

Louis ona bir cevap vermedi, onun yerine gözlerini devirerek içeri geçmeyi tercih etti. Salon sehpasının üzerinde duran boş tabakları görünce oturmaktan vazgeçip kirli bulaşıkları eline aldı, mutfağa yöneldi ve onları makineye yerleştirdi.

the great escape | l.s.Where stories live. Discover now