nineteen

1.2K 180 418
                                    

|26 Haziran, 12:03|

Louis gözlerini açtığında sımsıcak bir yerde olduğunu hissetti, dışarıdan gelen insanların gürültülerine kulaklarını kapamaya çalışarak yerinde kıpırdandı ve başını yukarı kaldırıp kendisini izleyen adama döndü.

"Günaydın, uykucu."

"Günaydın."

Gözlerini elleriyle ovalarken Harry gülümseyerek onu izledi. "Rüyamda seni gördüm."

"Öyle mi?" Louis yerinden doğrulmaya çalışırken boğuk bir sesle konuştu. "Ne yapıyordum?"

"Beni öpüyordun."

Harry'nin cevabına gülerek yerinden kalktı ve "Siktir git." diye mırıldandı. O kalkınca Harry de yattığı yerden doğruldu, "Ne?" diye sordu oldukça ciddi bir şekilde. "Çok hayal ettim, ondan rüyalarıma giriyor artık bak. Acıyıp da bir kere öpsen ne olur?!"

Louis onun dibine diz çöktü, iki eliyle yanaklarını avuçladı ve alnını alnına yasladı. Harry ona bu kadar yakın olmanın verdiği heyecanla kesik bir nefes alınca Louis ona biraz daha yaklaştı ve "Bekle." diye fısıldadı. "Acıyıp da öpmemi değil, kendi isteğimle öpmemi bekle."

Harry duyduklarına bir cevap dahi veremeden Louis geri çekildi ve telefonunu eline alıp dışarı çıktı, yeşillerin bakışlarını sırtında hissedebiliyordu ama arkasına dönmedi.

Normalde Liam'la kalması gereken çadıra adımını attığında karşısına Zayn çıktı. Saçları darmadağınık bir şekilde tavanı izliyordu, hiç ses çıkarmıyordu, sanki başka bir dünyada gibiydi. Louis onun yeni uyandığını anlayıp kendi hâline bırakmaya karar verdi, çadırın köşesindeki su şişesini aldı ve hiç ses yapmadan geri çıktı. Anlaşılan o Harry'yle kalınca, Zayn de Liam'la kalmak zorunda kalmıştı.

Son günleri olduğu için grupça bir şeyler yapmak istiyorlardı. Zaten Louis ve Zayn çok geç uyandığı için günün yarısı bitmişti, Liam'ın ısrarıyla kahvaltı malzemelerinden kendilerine birer tane soğuk sandviç yapıp sırt çantalarına attılar ve yürüyüşe çıktılar.

Louis bu sefer daha neşeliydi; hem uykusunu almıştı, hem de uzun süredir kendisine itiraf etmiyor olsa da bir şeyler ona huzur veriyordu.

Harry yolda yürürken yerdeki ağaç dalına takılınca ve küfürler ederek yere düşünce Louis gülerek onun yanına gitti, bir elini ona doğru uzattı. Harry onun elini görünce hemen tuttu, ayağa kalktıktan sonra Louis'nin avcu arasında olmayan eliyle kalçasını silkeledi.

Louis onun elini bırakmayıp Zayn'in peşinden yürümeye başlayınca Harry de tabii ki onun elini bırakmadı. Asla. Louis bırakmadığı sürece o asla bırakmazdı.

Harry ilk başta onun elini öylesine tutmuştu, yalnızca ayağa kalkabilmek için. Ama şimdi Louis öylece yürümeye devam ediyordu; başı hafifçe aşağı eğikti, Harry'nin elini oldukça salaş bir şekilde tutuyordu.

Harry onun utandığını fark edince gülümsedi, parmaklarını onunkilere sağlam bir şekilde kenetledi ve hızlanan kalp atışlarını dinlememeye çalıştı.

Louis'de de durum pek farklı değildi. Harry elini daha sıkı tutunca onun da kalp atışları hızlanmıştı, sıcaklığın tüm vücuduna yayıldığını hissediyordu. Boşta duran elinin tersini yanağına atınca tenine değen ısının seviyesi kendisini bile şaşırttı.

"Utandın mı?"

Harry'nin sesini duyunca başını diğer tarafa çevirip gülümsemesini gizlemeye çalıştı, bir elinin tersi hâlâ yanağındaydı. Harry hayran hayran onu izlerken "Çok tatlısın." diye mırıldanınca Louis daha fazla dayanamayacağını fark etti ve onun elini bırakıp hızlı hızlı birkaç adım atarak Zayn'in yanına gitti. Suratının kıpkırmızı olduğuna emindi, zira vücudu hâlâ alev alacak gibiydi.

the great escape | l.s.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin