fourteen

1.3K 189 221
                                    

|6 Haziran, 14:44|

"Senin evini niye biz boyuyoruz? Boyacı tutsaydın ya."

Harry üzerindeki tulumun askısını takmaya çalışırken söylene söylene içeri girdiğinde Louis dışında onun bu hâline kimse gülmedi. Louis de birkaç saniye sonra böyle bir şeye neden güldüğünü anlamadığı için direkt olarak susmuştu zaten.

"Bu nasıl bir aşktır ben anlamadım, dediği şeyin neresi komikti tam olarak?"

Zayn meraklı bir şekilde yanına geldiğinde Louis kızaran yüzünü gizlemek için başını iyice aşağı eğdi.

"Size ne ya? İstediğine güler benim prensesim."

Harry şakayla karışık söylediği şeyin hemen ardından kolunu omzuna doladığında Louis heyecanlanan kalbi yüzünden hafifçe öksürdü. Belki bu şekilde kalbinin atış sesini bastırabilirdi.

"Louis şunu takar mısın?"

Harry'nin tulumun askısını kast ettiğini anladığında direkt olarak ellerini oraya atıp askıyı kolayca taktı ve hiçbir şey söylemeden geri çekildi.

"Çok konuştunuz, şimdi çalışma vakti. Harry ve Louis, siz ikiniz misafir odasını boyayın. İkinize asla kendi odamı falan emanet edemem."

Niall'ın burun kıvırarak söylediği son cümle Harry'den bir "Hah!" sesinin çıkmasına neden olmuştu. "Görürsün sen ikinizi," dedi, tıpkı Niall gibi iğneleyici bir ses tonuyla. "Limon adam."

Etrafta onun Niall'a olan 'limon adam' lakabına gülen tek kişi yine Louis olunca bir kez daha yerin dibine girmek istedi. Artık yüz kaslarını gülmek için kullanmayacaktı.

"Gel prenses, gidip şunlara boya nasıl yapılır gösterelim."

Harry duvarın dibinde duran iki boya rulosunu tek eline aldı ve diğer elini Louis'ye uzattı. Louis de onun elini hemen tutup hızlı hızlı dışarı çıktı. Biraz fazla utanmıştı.

"Bana niye prenses diyorsun?"

"Bilmiyorum ki. Seni görünce aklıma ilk o gelmişti, kızarsın diye söylemedim ama bir an ağzımdan kaçıverdi. Sen o an kızmayınca, ben de söylemeye devam ettim."

Louis gülerek misafir odasına girdi ve yüzünü tamamen Harry'ye döndü, "Başkasının yanında söyleme bari." diye mırıldandı sessizce. Bunun üzerine Harry gözlerindeki parıldamayla beraber hemen onun dibinde bitti. "Yoksa sen utandın mı?"

"Hayır!"

Louis birdenbire çıkışınca Harry gülerek geri çekildi ve "Öyle olsun bakalım..." diye mırıldandı. Hemen ardından başka bir azar yemedi çünkü Louis "Boyayı almamışsın salak herif!" diye bağırıp odadan çıkmıştı. Harry bu sahte sevgililik olayının eğlenceli olacağını tahmin etmişti ama bu kadarını beklemiyordu. Louis'yle uğraşmak çok zevkliydi.

O boya rulolarından uzun olanı eline aldığı sırada Louis iki elinde zorla taşıdığı krem rengi boyayla beraber yanına döndü. Suratı kıpkırmızı olmuştu, boyanın taşıma yerini tutan parmaklarını o kadar sıkmıştı ki parmak boğumları bembeyazdı. Harry onun ne kadar zorlandığını fark eder etmez bir çırpıda yanına gidip boyayı elinden aldı.

"Bu ne, hayvan ölüsü gibi!"

Louis yine söylene söylene odanın içine girdiğinde Harry yalnızca güldü ve yere eğilerek boyanın kapağını açtı.

**

|15:32|

Yani, aslına bakılırsa boyama işi ilk başlarda oldukça eğlenceliydi. Louis duvar boyamayı çok severdi, boya rulosunu çevirmek hoşuna gidiyordu. Fakat Harry uzun olan ruloya atladığı için kendisine kısa olan kalmıştı ve Louis duvarın üst kısımlarına ulaşmakta çok zorlanıyordu.

the great escape | l.s.Where stories live. Discover now