24-Fırtınanın Gözü

3.4K 231 202
                                    

Geldim ve sizinle buluşmayı cidden özledim 💕

Saat şu an tam on iki. Bölümü uzattıkça uzattığım için ancak bitirebildim. Yazmakta zorlandığım bölüm 5600 kelime oldu. Hızlıca düzenlememe rağmen bu saate kaldı. Ne desem bilemiyorum bu dengesizliğime gerçekten.

Ama inat ettim ve bitirdim🎉🎉🎉

Sanırım aşk konusunda yazmak istemiyorum son zamanlarda. Cidden sorun bu olabilir.

Bu arada haklı olarak oylar baya düştü ama bölümü beğenirseniz yıldıza basmayı unutmayın lütfen. Her neyse, sizi bölümle baş başa bırakacağım.

(Not: Medyada aşık olduğum, dehşet güzel bir şarkı var ve evet, yine One Ok Rock. Dinleyin, dinlettirin arkadaşlar. Diyecek fazla bir şey yok💁‍♀️ Bu arada şarkıda Eye of the Storm derken 'fırtınanın ortasında'gibi bir anlam olsada bölüme öyle ad vermek istemedim.)

Umarım beğenirsiniz. İYİ OKUMALAR💞💐

*****

Bana eski evimi hatırlatan bir mahalleye girdikten dakikalar sonra, sade tasarlanmış villanın önünde durduk. Kendimi parmaklıklı büyük bir kapının önünde bulduğumda, onun da benim gibi tedirgin olup olmadığını anlamak için Kuzey'e baktım. Hissiz bir havayla sarılmış bakışları tam karşıdaydı.

Kapıyı açarak bana yol verdiğinde sessiz adımlarla bahçeye ilerledim. Villanın arka bahçesine uzanan taş yolu tükettiğimizde, Kuzey'in telefonda dediği gibi büyük bir çardak ile karşılaştık. Çardağın demirlerinin açık bıraktığı yerler şeffaf bir plastikle kaplanmıştı. Yinede, buğulanmış şeffaflığa bakarken sırtı bize dönük olan bedeni seçebiliyordum. Günler sonra sahiden de karşımdaydı; ancak buraya güçlü bir istekle gelmiş olmama rağmen adımlarım yavaşlıyordu.

Benim neredeyse duran adımlarıma karşın, Kuzey hızla yanımdan geçti. Adımlarım tekrar canlandığında o çoktan çardağın girişine ulaşmıştı.

"Tekrar mı başladın?" Kuzey'in kısa süre önceki ifadesine karşın sesi şimdi meraklı çıkıyordu.

"Sanki senin ara sıra içtiğini bilmiyorum." Savaş'ın sesi günler sonra bana ulaştığında takılan nefesime karşın, adımlarım çardağın girişine kadar beni idare etti. Bakışlarım dağınık ifadesini yakaladığında elim çardağı ayakta tutan soğuk demirlerden birine sarıldı. Parmak uçlarım şimdiden sızlamaya başlamıştı.

Karanlıkta parlayan korun turuncu ışığına bakarken, yükselen sigara ile bakışlarımız sonunda beklediğim beden ile birleşti. Dudaklarının kavradığı sigarayı tüketmeden geri indirirken, sokak lambasının ışığı ile parlayan göz bebekleri kısa bir süre özlediğim ifadesini bana sundu. Bir an sonra, benden uzaklaştırdığı bakışları öfkeyle kirlenmişti.

"Onu neden getirdin?" Adeta beni yok sayarak sorduğu soru içimdeki umudu parçalarken, Kuzey her zamanki rahat tavrı ile Savaş'ın elindeki sigarayı aldı.

"Aptal aptal konuşma. Gelmek istedi, getirdim. Hastaneden dönüyorduk. Dikişleri alındı. Gelseydin bilirdin kardeşim." dedikten sonra, son nefesi kalan sigarayı tüketti. Beklemeden sigarayı söndürürken, karanlıkla bir olan bakışları bana tutundu. Hayal kırıklığıyla dolu ifademi izlemesine izin vererek Savaş'a döndüm.

"Konuşmak istiyorum Savaş." dediğimde, Savaş sesli bir nefes vererek gözlerini kapadı. Kapalı gözlerini araladığı an ayağa kalkması ile korkuyla Kuzey'e döndüm. Gitmesine izin vermezdi, değil mi?

Çete SavaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin