9-Hata

6.2K 466 107
                                    

Bölüme başlamadan önce sizden ufak bir ricam olacak. LÜTFEN, RİCA EDİYORUM ; benimle bölümler konusunda pazarlık yapmayın. Kafamda bir denge var ve ona göre hareket ediyorum

Ben hızlı yazabilen birisi değilim. Ayrıca amacım hızlı şekilde okuyucu kasmak değil. Kendi halinde yazan ve yayınlayan biriyim. Kendimi anlatabiliyor muyum? Evet okuyucu kaybettim, zamanla yeni okuyucular kazanacağım. Diyelim ki olmadı? Okunmuyorsa okunmuyordur. Sonuçta burada milyonluk olup kitap bastırmaya seviyesine geleceğimi vs. hiç düşünmedim.

Sadece yazmak ve bunları sizinle paylaşmak istiyorum. Sabırsız olmanızı da anlıyorum. Ama kendinizi yormanıza gerek yok. Burada tek yazan ben değilim, beklerken başka hikayelere şans verebilirsiniz. Ben öyle yapıyorum. Okuduğunuz için teşekkürler.

Medyadaki şarkıyı çoğunuz biliyorsunuzdur. Bu bölümün genel havasına uyduğunu düşünüyorum. Bebe Rexha - I'm a Mess

"Ben senin sevgin için bir hatayım."

İYİ OKUMALAR🌼




**********

2 hafta sonra

"Sonra konuşalım, olur mu?"

Saymayı bırakmıştım. Bu cümleyi ondan kısa sürede kaç kere duyduğumu artık saymaya uğraşmıyordum. Nasıl olsa ondan duyduğum tek şey sürekli başka bir sonraya dönüşen birkaç kelimeydi. Ama artık dayanamıyordum. Yıllarca hayalini kurduğum gerçeklik bu değildi.

"Olmaz Giray. Sonra mı?" İnanamayarak güldüm. "Sürekli ertelenen sonralar. Artık sıkıldım bu durumdan. Düzeldiğimizi düşünüyorum fakat hep bir şekilde uzakmışız gibi de hissediyorum. Sürekli yanımda olmanı beklemiyorum ama gün içinde görüşemiyoruz bile. Neden beni sürekli sonraya bırakıyorsun Giray?"

Sonunda patlamıştım. Öfkem içimde tutamayacağım kadar büyümüştü. Önemsenmemek geçmişimden aşina olduğum bir şeydi fakat bunu hissettiren o olduğunda hızla filizlenen bir öfke doğmuştu içimde ve kısa sürede tüm zihnime egemen olmuştu.

"Yanlış düşünüyorsun. Ben yanındayım ama meşgulüm çoğu zaman. Biliyorsun Yağmur."

Elimi tutmaya çalıştığında izin vermedim. Sanki bir yanardağ misali köpürüyordu içimdeki öfke. Zihnime sığmayıp taşıyordu çünkü yalan söylüyordu.

"Meşgul müsün? Tek bahanen bu mu? Sana inanmak istiyorum ama doğru olanı görmüyormuş gibi davranamam. Günlerdir sayamadığım kez yanına geldim. Mekanınıza ulaştığımda kapıda bekleyerek seni aradım. O an telaşlı gözlerimle seni ararken hissettiklerimi hiç hissettin mi? Seni bulduğumda yanında hep o vardı. Garip olansa benim yanımda hiç o kadar mutlu durmuyordun. Fazlalık gibi hissettim Giray. Bunu hiç fark etmedin. Kaderin bir mucizesi olduğunu düşündüğüm ilişkimiz basitleşti ve ben neye inanacağımı bilmiyorum artık."

Ne bağrışlarıma ne de göğsüne inen cılız yumruklarıma tepki verdi. Bir süre izledi öylece beni. Bense aciz bir şekilde ondan gelecek olumlu bir kelimeyi bekledim. O birkaç saniye sanki bir çiçeğin soluşu kadar uzun geldi. Daha sonra yavaşça soldu.

"Özür dilerim." dedikten sonra beni odada yanlız bıraktı. Onu durdurmadım. Çünkü onu tanıyordum. Hala eskisi gibiydi. Bir özür cümlesine bile sıkıştırabiliyordu elvedalarını ve özür dileyişi bile sizi durmanız gerektiğine ikna edebiliyordu. Sadece özür dilememişti. Zaten hiçbir zaman sadece konuşmazdı. Nerede durmanız gerektiğini bir hecenin dahi arkasına sığdırabilirdi.

En önemlisi hala sorgulanamazdı. Eskiden olduğu gibi yaptıkları için hesap vermiyordu. Bunu bile bile ona tekrar inanmaksa benim hatamdı. Ruhundaki hesapsız ve bağımsız kişinin ailesine bile seçenek sunmadığını en iyi ben biliyordum. Ama aptal aşık edasıyla ve 'kaderin mucizesi' sandığım tekrar bir araya gelişimizle bunu dahi unutmuştum. Bu yüzden şu durumda sadece kendime kızabiliyordum. Gözyaşlarım ise belirsizliğe süzülen ilişkimize düşüyordu.

Çete SavaşlarıOnde histórias criam vida. Descubra agora