10-Mavi Gül

6.3K 472 246
                                    


Bu bölümü uzun süredir yayınlamak istiyordum ve sonunda bölüm sizlerle. Bu yüzden lütfen yorum ve düşüncelerinizi yazmaktan çekinmeyin🌠

Not: Medyada ki şarkıya bakmayı unutmayın lütfen. (Duncan Laurence - Arcade)

İYİ OKUMALAR!

********

Hayat gerçekliğin ta kendisiydi. Fakat insanlık olarak gerçeklere göz yummayı seviyorduk. İçten içe istediklerimizi zamanla gerçeğin yerine koyuyor, bunu yaparken farkında bile olmuyorduk. Hatalarımızın sonuçları gerçeklik olarak yüzümüze çarptığında ise sanki sahte hikayelerin üzerine gerçeklik perdesini kendi ellerimizle çekmemişiz gibi sarsılıyorduk.

Ben de böyleydim. Hayatımı sarsan hatalar yapmıştım ve her seferinde aynı hataları tekrarlıyordum. Ne kadar kendime ve içine düştüğüm yanılgıya kızsamda bir süre sonra unutuyordum. Belki de unutmak istiyordum zihnimin derinliklerinde. Bu şekilde sancılı bir döngü çıkıyordu ortaya. Hatalar, pişmanlıklar; tekrar, tekrar ve tekrar... Buydum.

Şimdi tekrarlamaktan bıkmadığım bir hatanın zaferini yaşamasına izin veriyordum. Belki sonunda almam gereken dersi alır ve hatalarımdan sıyrılırdım. Gözlerim ikisinin üzerindeyken sürekli bunu düşünüyordum. İkisinin ne yaptığı pekte umrumda değildi. Giray'a karşı içimde bir şeyler soğuyordu. Sinirim kendimeydi. Düşmemem gereken hataya tekrar düşmüştüm. O hep böyleydi ve bir bakıma bunu isteyerek göz ardı etmiştim. Çünkü dağılan hayatımı toplamasını ummuştum.

Sadece Ilgın'ı bulmak istiyordum ancak tek bulduğum, koridorun ortasında sohbet eden Giray ve Selin olmuştu. Koridorun başından beri onlarda olan bakışlarımı yere indirerek adımlarımı hızlandırdım. Yanlarından hızla geçtiğimde delici bakışlarını hissedebiliyordum. Saniyeler sonra işittiğim adım seslerini umursamadan ilerlemeye devam ettim ancak kolumdan tuttuğunda durmak zorunda kaldım.

"Asi!" İşittiğim tanıdık ses tonunun sahibi şimdi karşımda duruyordu. Giray ile aramızda mesafeler olmasının sebebi olan kişi; Selin...

Bir süre hiddetli bakışlarımı yüzünde dolaştırdım. Ondan nefret etmiyordum. Varlığı dahi hatamı yüzüme vurduğu için onu tam karşımda görmek rahatsızlık veriyordu.

"Sence de fazla uzatmadın mı bu sevgili işini? Açıkçası bir anda aramıza girmen hiç hoş değil. Onu üzmeyi bırak artık." Beklediğim şeyleri sonunda duyduğumda derin bir nefes aldım. Bunlar benim için ipleri kopartacak anahtarlardı.

"Üzülmesi gereken o. Ne biliyorsun ki? Ama seni de anlıyorum. Bir anda kenara atılmak kötü hissettirmiştir. Halbuki bunlar olası şeyler. Giray'ı hiç tanımıyorsun. Onu elinde tutamazsın." Söylediklerimle yüzü saniye saniye sinir ve hırsla kaplandı. Kolumu sıkarak bana bir adım attığında, karşısında dik duruşumu bozmadım.

"Aramızdan çıkarsan... Senin başaramadığını kolayca başaracağım. Belki uzaktan izlersin ha?" dediğinde yüzünde oluşan alay dişlerimi sıkmama neden oldu. Sanırım sabrım buraya kadardı.

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Hiç gururun yok mu se-" diyerek kolunu tutmuştum ki bir an da geriye çekildim.

"Ne yapmaya çalışıyorsun sen?" diyerek yüzüme bağırdığında kolumu elinden kurtardım. Yüzüne baktığımda gördüğüm manzara yaptığım hatayı yüzüme çarpıyordu adeta. Bunu fark etmek öfkemi körüklüyordu. Kanımın kaynadığını hissediyordum.

"Ne yaptığımın seni ilgilendirmediğini kavradığını sanıyordum ama hala aynısın."

"Kendine gel Yağmur. Ona böyle davranamazsın." dediğinde hiçbir şey yapamama rağmen bunları işitsemde geri adım atmayacaktım. Kapıda bekleyen şeyleri artık bekletmeyecektim. Çünkü mümkün değildi içimde yıkılan köprüleri inkar etmem.

Çete SavaşlarıWhere stories live. Discover now