17-Dost

5.4K 372 404
                                    

Bölüm şarkısı: Loïc Nottet- Rhythm Inside. Medyadaki şarkıyı bilen var mı aranızda? Ya da Eurovision'da yayınlanan şarkılara ilgisi olan? Son bir aydır Eurovision şarkılarına sarmış durumdayım. Bir tane koyayım dedim. Şarkıcının ses tonu çok hoş😍 Bu emojiyi kullanmayı sevmem bile ama sesi acayip hoşuma gitti.

Uzattım yine, biliyorum. Bu yüzden sizi rahat bırakıyorum.

İYİ OKUMALAR🐋🐳

(minicik not: balina en sevdiğim canlıdır. Evet canlı.)

***********

Araba karanlık yolda, ışığıyla karanlıkları yararken; sanki benim zihnimi de aydınlatıyordu. Yıldırım Çetesi'ne yaklaştığımız her an, kalbimde filizlenen heyecan büyüyordu. Ilgın'ı, Can'ı, Yağız'ı; hepsini özlemiştim. Yer aldığım bu iki çetenin, biraz düşman ve tamamen rakip olduğunu bilsemde; onlara asla bu gözle bakamazdım. Bu yüzden onlarla aramda olan mesafe kısaldıkça; arabadaki diğer üç kişinin dumanlı ifadelerine karşın, benim yüzümde ortaya çıkmak için çırpınan bir gülümsemenin silüeti vardı. Yoldaki bakışlarım ise ifadesizdi.

"Bence Zeynep yerine, bizimle hep Asi gelsin." Buğra'nın eğlenen sesini duyduğumda yavaşça ona döndüm. Sıkı sıkıya kavradığı direksiyonu yöneltirken bakışları yoldaydı. "Neden?" dedim arabanın gürültüsünü bastırmasını umduğum bir tonda.

"Çünkü o sürekli arabayı kötü sürdüğümden ve midesinin altüst olduğundan bahsediyor." Gülümseyerek önüme döndüm. "Bunu Zeynep'e ileteceğim."

"Şakaydı." Telaşlı ses tonu yüzümdeki gülümsemenin büyümesine yol açarken, tek çıkardığım ses 'hı hı' oldu. "Zeynep beni öldürecek." Beni ikna etmeye yeltenmeyip kendi kendine mırıldandığı sırada, gözlerim dikiz aynasından arkadaki ikiliye kaydı. Uraz telefonuna gömülmüşken; Kuzey, sert bir ifadeyle dışarıyı izliyordu.

Bakışlarımı tekrar yola çevirirken aklıma sorduğu soru gelmişti. Hayatıma benim haberim olmadan bu derece dahil olması konusunda ne düşüneceğimi kestiremiyordum. Giray ile ayrılmasaydım, sorduğu soruya olumlu cevap vermeyecek ve burada olmayacaktım. Şimdi tekrar bir soru sormuştu. Peki bu soruya verdiğim cevap mı, yoksa sorduğu soru mu önemliydi? Şimdilik bunu kestiremiyordum.

'Peki ya Giray?' Garip bir soruydu. 'Sahra ile ne zaman tanıştınız?' Bu iki soru aynı hissiyatı taşımıyordu. Ancak bunu düşünerek zihnimi yormayacaktım. Tek yapabileceğim bu sorunun ardından ne çıkacağını beklemekti.

Koluma dokunan eli hissedince kendime gelerek elin sahibine döndüm. "Geldik Asi." Buğra'ya bakarken başımı salladım. O da arabadan indiğinde tek kaldığımı fark ettim. Diğerleri çoktan girişe ulaşmıştı ve göremediğim biri ile konuşuyorlardı. Daha fazla beklemeden arabadan indim. Açık bıraktığım uzun saçlarım, hafifçe esen rüzgarla dalgalandığı sırada onlara yaklaştım.

"Gidelim." Birkaç adım attığım sırada sesin sahibini açığa çıktı.

"Yağız!" Adeta gülümseyen bir ifadeyle bana baktı. "Asi! Gelmişsin." Beni beklediğine göre toplantıdan haberi vardı.

Uraz ve Buğra'nın arasındaki boşluktan geçerek ona ilerledim. Kollarını açarak bana sarıldı. Ben de kollarımı ona sararken, kısa sürede ona bağlanmış olduğumu fark etmiştim. Ilgın ve Can'ı ne kadar özlediysem, onu da aynı şekilde özlemiştim.

Hala bizi izlemekte olan üçlüden dolayı, sarılmamızı kısa kestik. "Gidelim." Kuzey, arabadayken yüzünde olan ve ve hala orada duran sert ifadesi ile konuştuğunda, yana kayarak geçmelerine izin verdim. Koridorda ilerlemeye başladıklarında Yağız'ın sessizce 'Sinir bozucu.' dediğini duyarak kıkırdadım. "Boşver onu. Yürü hadi." Gülümseyerek kolundan tuttum ve onu çekiştirdim.

Çete SavaşlarıWhere stories live. Discover now