13-Üçüncü

5.9K 447 164
                                    

İyi akşamlar herkese. Umarım iyisinizdir çünkü ben bir süredir bedensel ağrılar çekiyorum. Bölümün erken gelmemesinin sebebide bu. Özellikle son iki gündür kendimi, ne bölümü düzenlemeye ne de başka bir şeye verebiliyorum. Ama merak etmeyin, Corona değilim😊

Yukarıda bahsettiğim sebepten dolayı, bölüm biraz özensiz gelebilir. Aslında bu bölüm biraz garip zaten. Neyse, yine uzattım. Nasıl olduğuna siz okuyunca karar verirsiniz.

Not: Medyada bölümden bağımsız bir şarkı var. Bu şarkıyı bilmeyeniniz varmıdır bilmiyorum ama bakmayı sakın unutmayın. (5sos - Youngblood)

İYİ OKUMALAR ☁️

*********

Dengenin kurallarını tanımayan zamanın beni getirdiği noktaya bakarken, hayatın öngörülemezliği karşısında tedirgin hissediyorum. Yinede, bulunduğum nokta; yeni çizilmiş bir çizginin en başıydı. Bu yüzdengeçmişten aldığım güç dışında bir şeyi umursamamaya çalışıyor, başarıyordum da.

İlerlemeyi ve hayatta kalmayı hedefim haline getirmeliydim. Bu nedenden; Kara Çete'de ilk günlerimi, etrafa adapte olmaya çalışarak geçiriyordum. Ancak burayla ilgili ilk hayal kırıklığım da bu konuda olmuştu. Buradaki insanlar rekabeti, samimi bir sohbete tercih ediyordu. Bu yüzden benim kapalı yapımın yanında, buradakilerden de iletişim adına herhangi bir adım göremiyordum.

Şimdilik cana yakın bulduğum tek kişi, Savaş olmuştu. Bugün onunla beraber çete evini dolaşmıştık ancak ayrıntılı bir keşif olmamıştı. Tek öğrenebildiğim atrenman alanlarının, Yıldırım Çetesi'nden iki kat daha büyük bir alana yayılmış olmasıydı.

Gözlemlediğim kadarıyla Kara Çete,  işleyiş konusunda Yıldırım Çetesi'nden oldukça farklıydı. Rekabeti burada itici bir güç haline getirmişlerdi; çoğunlukla birinci olmalarının sebebi buydu bana göre. Ayrıca, liderler konusunda da farklılık gösteriyorlardı. Yaman'ı kolay kolay ortalıkta göremezdiniz; ancak Kuzey sürekli çalışmalara katılıyor, yeni olanları eğitiyordu.

"Bugün biraz dalgınsın." Seslenmesiyle zemindeki çizgileri takip eden bakışlarımı, Savaş'a çıkardım. Omuz silktiğim sırada, daha önce Kuzey'in yanında gördüğüme emin olduğum bir genç yanımıza geldi. Tanıdık, yeşil gözleri üzerimde durduğunda; bir süreliğine kısılsalarda, normale dönmeleri hızlı oldu.

"O mu?" Beni işaret ettiğinde, kaşlarımı çatarak Savaş'a döndüm. Onaylarcasına başını salladı.

"Demek Asi sensin. Ben de Uraz. Burada Kuzey'den sonra dikkat etmen gereken ilk kişiyim desem yanlış olmaz. Tanıştığıma memnun oldum." Uzattığı elini sıktım. "Ben de tanıştığıma memnun oldum Uraz. Ama adım Yağmur. Lütfen bana öyle seslenme." dedim nazik olmaya çalışarak.

"Tabiki, rahatsız oluyorsan." Mırıldanarak Savaş'a döndü. "Bana yardım etmen gerek."

"Önemli mi?" dediğinde; Savaş'ın tepkilerinde ki farklılığı fark ettim. Bana karşı nazik olsada; buradakilerin taktığı ciddiyet maskesini, gerektiğinde onunda taktığını fark ediyordum. Uraz ile konuşurken mesafeli ve oldukça ciddiydi.

"Evet, Buğra bekliyor."

"Kaçtım ben. Akşam görüşürüz." dediğinde Uraz'la birlikte yanımdan ayrıldılar.

Yalnız kaldığımda etrafa bakındım. Etrafta, gruplar halinde antrenman yapanlardan başka kimse yoktu. Bense yalnızdım. Uzun süredir böyle yalnız kalmamıştım. Bir hafta öncesine kadar yanımda hep Ilgın olurdu. Hayatım, o zamanlardan uzaklaşmıştı artık. Burada şansım varsa, gün içinde Savaş veya Zeynep'i görebiliyor, yalnızlıktan kurtuluyordum. Onun dışında bırakın kısa bir sohbeti, tek şahit olduğum düşmanca bakışlar ve birkaç meydan okumaydı. Ayrıca koridorlarda dolaşırken benim hakkımda yapılan dedikoduları da duyuyordum. Benden, Giray'dan, Kuzey'den ve olanlardan bahsediyorlardı. Rahatsız olmuyordum; sadece, Giray'ın hayatımda hala yerinin olması sinirimi bozuyordu.

Çete SavaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin