19-Savaşın Sesleri

5K 377 466
                                    

Medyada bölüme uyduğunu düşündüğüm bir şarkı var (türkçe çevirisi ile) Rihanna- What Now.

Umarım beğenirsiniz🌼

İYİ OKUMALAR💕

**********

Savaşlara bir gün kala

Elimdeki, gece mavisinin karanlık bir tonuna bürünmüş gömlek ile aynaya yaklaştım.

'Savaşlara herkes eşit şartlarda başlar. Alana koruyucu bir kıyafetle alınmazsın. Her şeyin doğal olmasını istiyorlar. Böylece daha eğlenceli oluyor. Tabi, sadece izleyenler için.'

Aynadaki aksimi; benimsemek istercesine, bu görüntünün benim olduğuna kendimi ikna etmeye çalışırcasına inceledim. Üzerimdeki koyu gri 't' atleti ve daha rahat hareket etmemi sağlayacak siyah, askeri tip pantolonumu detaylarına dalarcasına süzdüm. Elimde farkında olmadan sıktığım gömleğin varlığını hatırladığımda parmaklarım gevşedi. Fazlaca dikkatli bakışlarımla gömleğin üzerindeki kareleri inceledikten sonra üzerime geçirdim. Düğmelerini iliklemeye gerek duymazken, aynadaki beni izleyerek yere oturdum. O çizgilerde ne aradığımı bile bilmiyordum.

Sırtıma serilmiş cansız saçlarımı öne aldığımda, savaşlardan sonra onları kısaltmam gerektiğini düşünüyordum; ancak bu beni güldürüyordu. Aynada bana yansıyan gülüşüm, yüzüme oturmuyordu. Gülüşümde samimiyetin olması gereken yerleri korku doldurmuştu. Savaşlardan sonra... Sonrası var mıydı? Tek bildiğim aynaların yalan söylemeyeceğiydi.

İlgimi tekrar saçlarıma yönelterek onları arkama attım. Ardından saçlarımı tepeden başlayarak örmeye başladım. Yarın rahatsız etmeyecek bir saç stiline ihtiyacım vardı.

Kollarım ağrımaya başladığında sonunda örgüyü bitirebildim. Bileğimdeki tokayı alarak elimde bir tutam kadar kalan saça doladım. Tekrar ayağa kalktığımda, aynanın yanında duran ayakkabıları alarak giydim. Aynadaki görüntüme bakarken, kendimi pozitif olmaya zorladım. Bu beni tekrar huzursuz bir gülümsemeye sürüklerken, aklıma Savaş'la konuştuklarımızdan bir bölüm daha geldi.

'Kaçmaya çalışanlar mı? Alanın üzerinde birkaç drone dolanacak. Teknolojikler sayesinde her an izlenebiliyor olacaksınız. Eğer alandan çıkmaya çalışan biri olursa en fazla bir dakika içinde vurulur. Ve yine Tenolojiklerin geliştirdikleri silahlar sayesinde bu; kesinlikle yaşamanıza olanak tanımayan bir atış olur.'

Elimi özenle ördüğüm saçımda dolaştırarak bir süre kendimi izlemeye devam ettim. Kollarım kasılıyordu; gözlerimde gördüğüm korku dolu kıza sarılmak isteğiyle kıvranıyordum. Bu his şimdiye kadar hissettiğim hiçbir şeye benzemiyordu. Damarlarımda bir bahar meltemi gibi akıyor, sıyırıp geçtiği her yeri bir fırtına gibi dağıtıyordu.

İki haftadır gerçek anlamda bir 'deliliğe' düşmüş gibi çalışmıştım. Kaybedemem. Aklımda çınlayan sayısız kelimeyi dinleyerek, kimseye fazladan zaman ayırmadan yormuştum bedenimi. Yarın sondu. Sonun başlangıcı. Benliğimde aylardır var edip büyüttüğüm sürüyle düşüncenin son buluşuydu. Bedenime çektirdiğim her acının ve eziyetin bitişiydi.

Yarın adeta benim doğumumdu.

'Başlangıçta hepiniz dağınık bir şekilde alana yerleştirileceksiniz. Oraya kadar size seçtiğiniz biri eşlik edecek. Alan pek geniş değil; eski bir üretim alanı. Etrafta birkaç fabrika ve bolca yıkık dökük bina var. Sol kanatta kalan, upuzun bir bina görmüştüm. Belki ihtiyacın olur bu bilgiye.'

Yarın hakkında fikir yürütmek zordu. Halbuki aylardır buna hazırlamıştım kendimi. Şimdi iki ihtimal dışında başka bir şeyi düşünemiyordum. Hayatta kalmak veya ölmek; bütün olay bu iki ihtimalin sınırları arasındaydı.

Çete SavaşlarıWhere stories live. Discover now