Episode 19

211 25 139
                                    

Eğer sevgin azalacaksa gittikçe çoğalan aşkımdan,
bırak avcılar çıkarsın kalbimi yerinden!
Sök at ne varsa: çamura bulanmış sevdaları,
bu dağların ceylanlarını,
kana susamış kontları,
ve senden arta kalan cılız bedenimi!
Yok et benim olmadığım bütün şatoları.
Ve en önemlisi de,
sana olan kör kütük aşkımı.
Ey parlak melek,
Konuş yine!
Sen göz kamaştıran bir parlaklık veriyorsun geceye;
Cennetin kanatlı ulağısın başımın üstünde,
Tıpkı ölümlerin hayretle açılan gözlerine göründüğün gibi.
Tembel bulutlara binip uçarken o havanın kucağında,
Onu seyreden insanlar gibi hayranlıkla,
öylece bakıyorum ben sana.

Medyadaki şarkı ile okursanız beni çok mutlu edersiniz<3

><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><>

Taeyong olduğu yerde hızla ileri geriye gitmeye devam ederken sadece yarım saat içinde yaşanmış olan olaylara anlam yüklemeye çalışıyordu.

Ten'in kolyesini yerde gördüğü andan beri eli ayağı titremesini kesmiyordu. Ne yapacağını şaşırmış, öylece ileri geri gidiyordu büyük olan.

Yuta telefonla birkaç arkadaşını arayıp caddelerin kameralarına bakmasını istemişti. O da bu durum yüzünden oldukça gergindi. Taeyong kadar olmasa da.

Winwin ise ağlıyordu. Ten'in gittiğinden beri ağlamayı hiç kesmemişti. Olanların tamamen yanlış anlaşılma olduğunu da biliyordu. Şu an tek isteği, arkadaşının kedili pijamasıyla birlikte uyumalarıydı.

"Yuta, ne yapacağız Tanrı aşkına! Ona bir şey olursa."

Taeyong'un elleri tir tir titremeye devam ederken kafayı yiyecekmiş gibi olduğunu düşündü. Küçücük sevgilisini kendinden sakınırken, kim neden yapardı bunu?

Yuta gergin olsa bile ona emanet iki kişi vardı burda. Taeyong ve Winwin. O da gergin olursa işleri daha da zorlaşırdı. Sakinliğine zorla devam ederken Taeyong'a döndü.

"Taeyong böyle yapman bizi Ten'e götürecek mi? Sakin olmalısın. Bir yolunu bulacağız."

Taeyong kafa salladığında ne yapmaları gerektiğini bilmiyordu. Nereye gidecek, nasıl bulacak. Hiçbir şey bilmiyordu.

***

"Eline ne geçti?"

Kun soğuk ve sertçe sorduğunda Johnny arabayı sürerken aynadan bir bakış attı arkadaşına. Eline istediği her şey geçmişti.

"Sus ve önüne dön."

Kun kafasını iki yana salladığında yaptığından pişmanlık duyuyordu. İki insanın arasına girmişti. Her ne kadar arkadaşı olsa da Johnny mutsuz olmayı onlardan daha çok hakediyor diye düşündü.

Johnny ise eline geçirdiği sarı kartı nasıl kırmızı karta dönüştüreceğini düşünüyordu. Onun için bu oyun gerçekten eğlenceli olacaktı.

İkili ve yanlarındaki baygın beden, gecenin karanlığında büyük bir depoya geldiklerinde Johnny arabayı durdurdu.

Always With You •Taeten ✓Where stories live. Discover now