Episode 2

365 47 177
                                    

Hatalarım varsa,üzgünüm iyi okumalar<3

Bölümü sevdiğiniz bir şarkıyla okuyabilirsiniz, sizi seviyorum^^

Ten

Uçaktan indiğimde içimde yeşeren gerginliği engelleyemiyordum. Yepyeni hayatıma ilk adımımı atmıştım ve bu beni inanılmaz bir heyecana sürükleyip kendi içimle savaşa girmeme sebep oluyordu. Yanımda çekiştirdiğim bavulu sabitleyip etrafı inceledim, işte hayatımın dönüm noktası diyeceğim yere gelmiştim.

Gerçekten zaman su gibi geçip gider dedikleri doğruymuş. Daha dün yetimhane yatağında büzülmüş ağlarken, şimdi ise yeni bir ülkeye gelip düzen kurmak üzereydim. Lise son sınıf öğrencisi olduğum için her şeyimin düzenli olması gerekiyordu. Normalde de düzenli ve temiz bir insandım. Kore'yi bilmediğim için haliyle okullarla ilgili de bilgim yoktu. Ama şanslı olmalıyım ki yetimhane müdürü 3 yıl Kore'de yaşadığı için benim için bir şeyler yapacağını söylemişti. Elimde kayıt olacağım okulun adresi ve telefon numarası vardı. Derince nefes alıp adresin yolunu tutmaya başladım.

Büyük binaların, gökdelenlerin yanından geçerken şaşkınlığımı koruyamıyordum. Kore gerçekten büyük bir ülkeydi ve düzeni çok farklı ve güzeldi, şimdiden şaşırıyorsam daha beni nelerin beklediğini merak etmiştim. Yolları geride bırakmaya devam ederken kırmızı ışıkta taksi durmuştu. Hâlâ etrafı inceliyordum. Karşıdan gelen ağlayan bir kız çocuğu ve onu susturmaya çalışan annesini gördüğümde dikkatimi o tarafa verdim. Anladığım kadarıyla çocuğun istediği bir şey alınmamıştı ve ona ağlarken annesi de susması için çabalıyordu. İstemsiz kaşlarımı çatmış ve sinirlenmiştim. Yanında annesi vardı. İstediği alınmasa bile annesi olduğu için mutlu olmak zorunda değil miydi? Annem bana istediğim bir şeyi almasa da olurdu, yanımda olsa yeterdi. İşte o an ben, bir kez daha hayatın adaletinden nefret etmiştim.

Karşımda okul olduğunu tahmin ettiğim devasa binayı görünce geldiğimi anladım. Hızlıca taksiden inip parayı ödedikten sonra binanın dışını inceleyerek kapıya yürümeye başladım.

İçerisi oldukça büyük ve konforluydu. Bu kadar büyük ve güzel durması istemsiz olarak biraz germişti beni. Hızlıca müdürün odasını bulduktan sonra yavaşça kapıyı tıklattım.

"Gir."

İçeri girdiğimde duvarı kaplayan tablolar karşılamıştı beni. Siyah deri koltuklarla beyaz tabloların uyumu odaya farklı bir hava katıyordu. Müdüre döndüğümde ise saçları beyazlamış, yüzü hafif solgun ve yorulduğu her halinden belli olan bir adam duruyordu.

"Merhaba efendim, ben yeni nakil öğrenci Chittaphon Leechaiyapornkul. Kısaca Ten diyebilirsiniz. Tayland'dan geldim."

Adam beni bekliyormuş gibi gülümsedi.

"Sen Bay Kang'ın bahsettiği öğrenci olmalısın. Memnun oldum Ten, ben de Bay Lee. Bu okulun müdürüyüm. Kayıt işlemlerini bugün halledeceğim ve bugünlük sana izin vereceğim. Okulun yurdunda kalacaksın. Güzelce yerleş ve yorgunluğunu gider, umarım güzel arkadaşlıklar kurar, bu seneyi güzelce atlatırsın, tekrardan hoşgeldin."

Bay Lee'nin sıcakkanlılığına gülümserken kafa salladım ve eğilerek izin istedim. Odadan çıktığımda heyecanımın az da olsa hafiflediğini hissediyordum. Yapacağım şey basitti; kimseyle muhatap olmadan bütün sene derslerime yoğunlaşacaktım. Okulun öğrencileri çok varlıklı görünüyorlardı, ellerinde son model telefon kullandıklarından anlamak zor olmuyordu. Okula girerken de bazı öğrencilerin lüks arabalardan indiğine de şahit olmuştum. Ne güzel demiştim içimden. Ne güzel hayat.

Koridorda yürürken bir an buraya ait olmadığımı düşünmüştüm, sahi benim gibi mutluluğu haketmeyen biri neden burdaydı? Bay Kang olmasaydı ne yapardım düşünmek dahi istemiyordum. Merdivenlere ulaştığımda ineceğim sıra vücuduma çarpan sert bedenle sırtım duvara çarptı.

Always With You •Taeten ✓Where stories live. Discover now