yedi - part II

2.3K 210 28
                                    

@facethestrange 'e çeviriye verdiği destekten dolayı çok teşekkür ediyorum. :) İyi okumalar. :)

----------------------------------------

"Dalga mı geçiyorsun?" dedim. "Dışarıda fırtına var. En azından yağmur durana kadar burada bekle." 

"Emin misin?" 

"Tabi ki eminim. Eğer bu havada dışarı çıkarsan hasta olursun." 

Harry mutfağa doğru yürüyüp masaya oturdu. Gözleri, hala dışarıdaki fırtınaya bakmakta olan Nova'ya odaklanmıştı.  

Nova başını oturma odasının penceresine yaslamıştı ve yüzünde endişeli bir ifade vardı. 

"Bir şey mi oldu Nova?" diye sordu Harry yumuşakça. 

"Fırtınalardan hoşlanmıyorum." dedi Nova. "Korkutucular." 

"Neden böyle düşünüyorsun?" 

"Gürültülüler, parlaklar ve hiç bitmeyecek gibi görünüyorlar." 

Üç kupa sıcak çikolata hazırlayana kadar tezgahın yanında bekledim. "Bebekliğinden beri fırtınadan korkar." diye sessizce söyledim Harry'ye. "Gece fırtına çıktığında çığlık atarak uyanırdı." 

"Bundan korkmak berbat bir şey." dedi düşünceli bir şekilde. Geriye yaslanıp kolunu yanındaki sandalyenin üstüne koydu. 

Gök gürültüsünün yüksek sesi duyuldu ve yıldırımın kör edici ışığı evi aydınlattı. Nova oturma odasından doğruca mutfağa koştu. Harry'nin yanına oturduğunda hafifçe titriyordu. 

"Sorun yok Nova." dedi. Pürüzlü sesi sakin ve yatıştırıcıydı. "Sadece yağmuru dinle olur mu? Yağmurun sesini dinle. Gök gürültüsünü ve yıldırımları unut, sonra sadece yağmuru dinle." 

Nova derin bir nefes alıp masaya yaslandı. Başını ellerinde dinlendiriyordu.  

Telefonum çalmaya başladı ve hızlıca Genevieve'in aramasını cevapladım. "Hey." 

"Tanrıya şükür. Sizin hala, bu fırtınada ormanda olduğunuzu düşündüm. Her şey yolunda mı?" 

"Evet. Her şey yolunda. Nova'nın nasıl olduğunu bilirsin." 

"Biliyorum." iç çekti. Onu bir ileri bir geri adımlarken hayal edebiliyordum, çoğunlukla stresliyken yaptığı gibi. "Baban ve ben belediye binasındayız. Bazı kampanya detayları üzerinde çalışıyoruz. Evde yalnız olduğunuz çok üzgünüm kızlar." 

"Sorun değil." dedim sıcak çikolata yapmaya devam edebilmek için telefonu kulağım ve omuzumla tutarken.  "Harry hala burada, fırtınanın sonlanmasını bekliyor, her şey yolunda. Nova da sakinleşti." Ona kısaca baktım. Masaya yaslanmış hala yüzünü buruşturuyordu. 

"Peki, baban ve ben fırtına sona erdikten kısa bir süre sonra evde olacağız muhtemelen. Tanrım, burada işlerin ne kadar yoğun olduğunu bilemezsin. Seçim çok hızlı yaklaşıyor."  

"Evet," dedim. "Dinle Genevieve, şu an sıcak içecekler hazırlıyorum. Yani telefonu kapatmak zor..." 

"Tabi. Sonra görüşürüz." 

Telefonu kapattım ve soluğumu bıraktım. Masaya yürüyüp Harry ve Nova'ya bir kupa sıcak çikolata uzattım. Karşılarına oturup ellerimi sıcak kupanın etrafına sardım.  

Nova kendininkine dokunmadı.  

"Hey!" dedim ve başını kaldırıp bana baktı. "Sıcak çikolataya bayılırsın. Neden içmedin?" 

Evergreen [h.s] (Türkçe)Where stories live. Discover now