beş - part II

1.8K 226 22
                                    

Merhaba ve iyi okumalar! :) :)

----------------------------------------------

"Biraz oval. Luna'nın odasındakinden. Luna, gidip odandan çiçeği getirebilir misin?"

İkiside bana baktı ve kızardım. "Sen yani... tamam. Tabi."

Hızlıca odama gittim ve çiçekle beraber vazoyu elime aldım. Yavaşça merdivenlerden aşağı mutfağa yürüdüm. Vazoyu mutfak masasına bıraktım ve hafif bir sırıtışın Harry'nin yüzünden kayışını izledim.

"Ah, evet." dedi. "Bu bir şakayık olmalı. Favori çiçek için hoş seçim Nova."

"Teşekkürler." dedi Nova mutluca, çizmeye başlamadan önce.

Nova çizmeye devam ederken Harry bana baktı. Günler önce vediği çiçeği hala sakladığımı bilmesi gerçeğinden dolayı utanç hissettim. Aşık bir liseli gibi. Ama değildim. Jestine basitçe kendimi kaptırmıştım. Hepsi buydu.

"Eğer bir çiçeğin vazoda uzun süre canlı kalmasını istiyorsan-" dedi Harry bir kaç saniye sonra "her gün suyunu değiştirmelisin."

Başımı salladım. "Değiştiriyordum."

Nova renkli kalemlere uzanırken ben de saati kontrol ettim. "Çamaşır yıkamalıyım." dedim özürümü belirterek. "Eğer bana ihtiyacınız olursa koridorun sonundayım."

"Olur."

Harry bakışlarını benden Nova'nın sanat eserine çevirdi. Mutfaktan dışarı, koridorun aşağısına yürüdüm. Harry ve Nova'nın sesi gittikçe azalıyordu. Makineye bir kaç çarşaf koydum ve çamaşırhanenin tezgahına yaslandım.

Telefonum çalmaya başladığında hemen cevapladım. "Merhaba?"

"Luna." dedi babam hattın diğer ucundan. "Evde herşey nasıl? Nova Harry'yi sevdi mi?"

"Onunla rahat görünüyor. Henüz yüzüne karşı sızlanmadı. Bunun iyi bir işaret olduğunu söyleyebilirim."

"Güzel. Senin yaşına yakın birinin onu memnun edeceğini düşündüm. Bilirsin. Senin etrafında olmaya alışkın, bu yüzden belki Harry gibi birinden öğrenmeye daha açık olur."

"O çok zeki."

"Evet. Çok yetenekli. Ve nazik. İyi çocuk."

Başka birşey söylemedim. Babam biraz çılgın olduğumu düşünürdü eğer nedenini bile bilmeden son üç günümü aklım Harry ile ilgili düşünceler tarafından işgal edilmiş olarak geçirdiğimi ona söyleseydim. Onunla o kadar yer dururken ormanın ortasında tesadüfen karşılaşmıştım. Hakkında hiç bir şey bilmiyordum ve buna rağmen aynı zamanda hakkında bir şeyler öğrenmek istemiştim. Sadece oturmak ve onunla konuşmak istemiştim. Sadece oturmak ve onu dinlemek istemiştim.

O mutfakta Nova ile konuşurken duvardan sesinin yükselip alçalmasını duyuyordum, sözleri anlaşılmıyordu. Hala babamla telefonda olduğumu farkettim.

"Muhtemelen yapacak işlerin vardır." dedim.

"Evet var. Ama eğer kızım konuşmak isterse kesinlikle zaman ayırırım."

Glümsedim. "Hiç bir zaman konuşacak çok şeyim olmadı baba."

"Ne demezsin." diye dalga geçti. "Geveze olduğunu biliyorum Luna."

"Ben geveze değilim."

Hattın öteki ucundan güldü. "Sen gevezesin, ama kardeşin daha geveze."

"Onu tartışmaya gerek yok."

"Bu arada sabah Genevieve ile konuştun mu?"

"Hayır, aramadı. Doktora gitmişti."

"Doğru. Peki, kapatsam iyi olacak. Bir şeye ihtiyacın olursa beni ara."

"Tamam."

Telefonu kapattım ve yapacak hiç bir şeyim olmadığını farkettim.

Oturma odasına gittim ve televizyonu açarak can sıkıntısıyla kanalları değiştirdim. İki saat sonra Genevieve markette durduğunu ve eve biraz geç geleceğini söyleyen bir mesaj attı. Çenemi avucumda dinlendirirken odaklanmamış bir şekilde televizyon ekranında oynayan programa bakıyordum. Pek ilgimi çekmemişti.

Nova'nın kıkırdama sesi mutfakta yankılandı ve zeminden gelen ayak sesleri duydum. Ve aniden önümde belirdi. Bir kağıdı uzatıyordu.

"Bak ne çizdim." dedi. "Harry benim yeni nesil Pablo Picasso olduğumu söylüyor."

Kağıdı ondan aldım ve çizilmiş pembe çiçeğe baktım. Sınırları taşırmamaya çalışan ama tamamen başarılı olamayan çocukça çizgilerle boyanmıştı. Ama biliyordum ki Genevieve bir magnetle onu buzdolabına asmak isteyecekti. Gülümsedim ve yeniden kardeşimin yüzüne baktım.

"Çok sevimli." dedim "Ama Picasso gibi olmak istiyorsan biraz daha soyut çalışmalısın."

"Bu Picasso'nun hangi sanatsal dönemine baktığına da bağlı." diye ekledi Harry mutfak kapısından. Çantasını omuzuna asmıştı ve ceketi kolundaydı.

Yeniden Nova'ya baktım. "Eve geldiğinde bunu annene ver. Bayılacaktır."

"Vereceğim. " dedi Nova ve geri mutfağa gitti. Sanat eserine sıkıca sarılmıştı.

Harry hala kapıda duruyordu.

"Sıkılmış görünüyorsun." dedi.

"Farkettin, değil mi?"

"Yani" dedi Harry "istediğin zaman derse katılabilirsin. Ve yarın açık alanda çalışmak için ormana gideceğiz. Belki bir kaç çiçek daha toplarız." Gülümsemesinin izleri dudaklarını süsledi.

"Kulağa eğlenceli geliyor." dedim ve başımı yavaşça ona çevirdim. "İki saatini sadece Nova'nın bir çiçeğin resmini çizmesini izleyerek mi geçirdin?"

"İstediği gibi olana kadar tekrar tekrar çizdi." dedi ön kapıyı onun için açarken. "Sana göstermeden önce mükemmel olmasını istedi. Sana gerçekten çok değer veriyor."

Başımı salladım. "Evet."

"Yarın bizimle gelmelisin." dedi. "Ormana. Eminim Nova yanımızda olmana mutlu olacaktır. Ve bende öyle."

Gülümsedim. "Tabi. Gelmek beni de mutlu eder."

"Harika." dedi gülümserken. "Yarın görüşürüz o zaman."

Başımı salladım. "Yarın görüşürüz."

----------------------------------------------

Yorum ve beğenilerin gittikçe düşmesi beni endişelendirsin mi? Lütfen birşeyler yazın. :) :)

Evergreen [h.s] (Türkçe)Where stories live. Discover now